Mazeretlerin kıymeti yoktur. Kıymet, neticededir.

Yıllardır her hafta salı günü Ertuğrulgazi Mahallesi’nde eşimin 95 yaşındaki halasına gider, o haftanın ihtiyacı olan eksiklerini o gün kurulan semt pazarından ve marketlerden alırız. Yirmi beş yıl önce eşi vefat etmişti.
Ertuğrulgazi’yi bilmeyenlere kısaca anlatırsak; tek katlı, bahçeli evlerden oluşan, bahçeleri çeşitli çiçeklerle donatılmış güzel evlerdi. Yıllar içinde o tek katlı evler müteahhitlerin elinde apartmanlara dönüştürülmüş ve eski komşuluklar da oluşan apartmanlarla birlikte kopmaya başlamıştır.

Bu hafta salı günü gittiğimizde, midesi için kullandığı pastilinin iki gün önce bittiğini, sağlık ocağında yazdırmamı istedi. Ben de nüfus cüzdanını alıp yeni yapılan iki katlı sağlık ocağına gittim.
Kapısını açmak için ittirdiğimde açılmadı, dışarıya açıldığını fark ettim. Yangın tedbiri olarak yapıldığını öğrendiğimde sevindim. İçeri girdiğimde hava bulutlu olduğu için biraz karanlıkta kaldım.
Asansör antrede beyaz 6-7 bantla önü kapatılmıştı: “ARIZALIDIR.”
Saydım; 40 veya 42 basamakla birinci kattaki doktor odasına eriştim. Ben de zorlanarak çıktım. Açık bir kapıdan iki genç kızımız bana bakıyordu. Ben de kendilerine asansörün neden arızalı olduğunu sordum:
“Ben zorlanarak çıktım. Kucağında çocuğu olan kadınlar, yaşlı insanlar nasıl çıkacak? Yetkililere haber verin de hemen arızayı tamir ettirsinler.” dedim.
Görevli kızlar, “O asansör sekiz aydır arızalı.” dediler. Cevap veremedim.

Eşim giderken, “İlacı Doktor Ali Bey’e yazdıracaksın.” demişti. Kızlara sordum, “Yan kapı.” dediler. Doktorun odasına girdim. Pastilin adını söyledim ve,
“Kusura bakmayın doktor bey, sekiz aydır muayene olmak isteyen yaşlı hastalar bu merdiveni nasıl çıkıyor? Merdiven çıkamayanlar ne yapıyor?” diye sorduğumda doktor,
“Merdiven çıkamayan yaşlıları girişteki odada alıyorlar, ben de aşağıya inip muayene ediyorum.” dedi.

Çok güzel yapılmış bir bina, her şey yeni, doktorlar özverili.
Sağlık Müdürlüğü bu sorunu neden halledemiyor?