AK Parti İl Başkanlığı, “Halk Günü” buluşmaları başlatmış.
***
Her hafta Pazartesi günü bir milletvekili ve bir il başkan yardımcısı il binasında nöbetçi olacak ve 13.00 ila 17.00 saatleri arasında vatandaşların taleplerini dinleyecekmiş.
***
İlki yapılan halk gününde, milletvekili Fatih Dönmez ile il başkan yardımcıları Mustafa Kanal ve Mehmet Ali Çil, parti binasında vatandaşları dinlemiş.
***
Bu elbette fena bir uygulama değil.
Ancak...
Uygulamanın işlevsel olabilmesi için talebi olan vatandaşların, bu taleplerini iletmek için Pazartesi gününü beklemesi ve il binasına gelmelerini zorunlu kılan bir tarafı var.
***
O yüzden tavsiyemiz, AK Partili milletvekilleri ve il yöneticilerinin, isteği, talebi ve şikayeti olan vatandaşları parti binasına getirtmek, yani ayaklarına çağırmak yerine, her hafta bir mahalle belirleyerek bizzat vatandaşın ayağına gitmeleridir.
***
Emin olsunlar ki; bu yöntem onlara şimdikinden çok daha fazla faydası olacaktı...
Böylece, hem vatandaşla iç içe olup, hem de seçim öncesi, seçim çalışması adı altında yapmış oldukları ziyaretlerde, seçmenlere bizzat verdikleri “Biz seçimden seçime kapınıza gelen siyasetçiler olmayacağız” şeklindeki sözleri de yerine getirmiş olurlar.
***
Yukarıda da söylediğimiz gibi bizimkisi bir tavsiyeden ibaret...
Parti binasında 4 saat boyunca en fazla 10 kişiyi dinleme yerine, vatandaşın mahallesine gidip yüzlerce insanı dinlemelerinin(Tabi vatandaşla yüz yüze gelmenin bir risk oluşturacağını düşünüyorlarsa o başka) daha yararlı ve daha samimi olacağını söylüyoruz.
Değerlendirip değerlendirmemek elbette kendilerine kalmış...
BAKANLIK KENTSEL DÖNÜŞÜM KONUSUNDA SAMİMİ Mİ?
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'nın “Türkiye'nin Gerçeği Deprem. Tek Çözümü Kentsel Dönüşüm” adı altında başlattığı bir kampanya var...
***
Bakanlık, Kentsel Dönüşümün önemine vurgu yapan bu sloganı her yerde kullanıyor ve bakanlık olarak en önemli görevinin bu olduğunu kamuoyuna yansıtıyor...
***
Bakanlığın Kentsel Dönüşüm konusunda bu hassasiyeti taşıması elbette önemli. Ancak... Bakanlık Kentsel Dönüşüm konusunda gerçekten samimi mi?
***
Aslına bakarsanız rakamlar, bakanlığın bu konuda çok da samimi olduğunu göstermiyor. Zira... CHP Eskişehir milletvekili İbrahim Arslan'ın bakanlık bütçesini inceleyerek ortaya çıkardığı rakamlara göre, söz konusu bakanlığın 2025 yılı bütçesinde yüzde 19 gibi bir azalmaya gidilmiş...
***
Dahası... Bakanlık içinde AFAD'ın bütçesi yüzde 60, Kentsel Dönüşüm Başkanlığı'nın bütçesi yüzde 38, Afet Yönetimi Başkanlığı'nın bütçesi ise yüzde 53 azalmış...
***
İbrahim Arslan bu rakamları verdikten sonra “Hem 2 milyon bina acilen dönüşmeli deniliyor, hem de bakanlığın bütçesi azaltılıyor. Bu durum hiç de samimi değil” diyor. Verdiği rakamlara bakarsanız, tespiti hiç de yanlış değil gibi...
BUGÜN TARIM İFLAS EDİYORSA...
2003 yılı Mayıs ayında Rahşan Ecevit rahatsızlanıp, hastaneye kaldırılıyor.
Dönemin başbakanı Erdoğan ile Başbakan yardımcısı Abdullah Gül hastaneye ziyarete geliyor.
***
Ziyaret sırasında Erdoğan bir isteklerinin olup olmadığını soruyor Ecevit ailesine…
Ecevit Köy-Kent projelerinin yarım bırakılmamasını rica ediyor kendilerinden.
Erdoğan Ecevit’in isteğini not ediyor ve ilgileneceğini söylüyor.
***
Fakat yapılmıyor tabi…
Hükümet Köy Kent uygulamasını kaldırıp, onun yerine kendi alternatif projesi olan Köy-Des projesini devreye sokuyor.
***
Oysa Dünya Bankasının 900 milyon dolar kredi açtığı Ordu-Mesudiye’deki Köy Kent projesinde büyük bir mesafe kat edilmesine rağmen. Birbirine yakın 9 köyün birleştirilmesiyle kurulan Köy Kent’in tamamlanması için 300 milyon dolar daha kredi vaadinde bulunulmasına rağmen.
***
Proje yarım kalıyor. Dünya Bankası kredisi kullanılmıyor.
Hükümetin alternatif projesi olan Köy Des projesi de bir süre sonra unutuluyor.
Bölgeyi kurtaracak olan, diğer bölgelerin de kurtulmasına örnek teşkil edecek olan proje böylece çöpe gidiyor.
O güne kadar yapılanlar da oldukları yerde çürüyor…
***
Ecevit’in Köy-Kent projesinin hüsranla sonuçlanması, Devrim arabaları hikâyesinden sonra belki de ülkenin en vahim olayıdır.
Bugün, tarım ve hayvancılığın yaşadığı sorunlardan tutun da, göç yüzünden kentlerde yaşanan sıkıntılara kadar her türlü sorunun kaynağı belki de bu projenin çöpe gitmesidir…