Eskişehir'de konut fiyatları anlamsız derecede yüksek... Örneğin, Batıkent'te İstanbul yolu manzaralı konutların ya da Sümer'de Gültepe manzaralı konutların fiyatı 14-15 milyon liraları buluyor. 

***

Sürekli artan inşaat maliyetlerinin bunda elbette etkisi var ama bunun asıl nedeni sorulduğunda genellikle şu söyleniyor: “Eskişehir'de arsa yok. Olan da çok pahalı. Arsa sahipleri arsalarını müteahhide en az yüzde 50-60 ile veriyor. Hal böyle olunca da bu durum daire fiyatlarına yansıyor ve fiyatların fırlamasına yol açıyor.” 

***

Bu söylemin hemen ardından, sorunun kaynağı olarak yeni imar alanlarının açılmaması gösteriliyor ve bu konuda yeni imar alanları açmadığı için belediyeler suçlanıyordu... 

***

İşte bu meseleyi sorduk Büyükşehir Belediye Başkanı Ayşe Ünlüce'ye: “Eskişehir'de yeni konut alanları açılması konusunda ne düşünüyorsunuz?” 

***

Verdiği cevap oldukça kesin ve net... 

***

- Bu, gelecekte nasıl bir şehir göreceğinizle ilgili bir tercih. Eskişehir büyüsün mü, yoksa kalkınsın mı? Ya da metropol mü olsun, yoksa nüfusu 1 milyonun altında olan bir şehirde mi yaşansın? 

***

- Açtığınız her imar alanı nüfus demek. Eskişehir'de bugüne kadar yatay mimarinin benimsendiği, imar planlarının kısıtlı yapıldığı bir yönetim anlayışı benimsendi ve uygulandı. Hiçbir zaman her yeri imara açan bir anlayış olmadı. 

***

- Bir metropolde yaşamak var, bir de şehrimiz gibi dengeli kalkınması ve nüfusu olan, küçük şehirde yaşamanın avantajlarını kullanan, bir yandan da büyük metropollerin sahip olduğu tüm sosyal ve kültürel imkânlara sahip olmanın avantajına sahip olan Eskişehir var. Bana göre Eskişehir'i özel kılan da bu... 

***

- Eskişehir, biliyorsunuz, yapılan her ankette yaşanabilir şehirlerin ya birinci ya da ikinci sırasında bir şehir. Dahası, bu şehirde ne getto var ne de gecekondu. Şehrin bu haliyle bu olumlu taraflarını da görmek lazım. 

***

- Biz Eskişehir'i bu yapısıyla seviyoruz. Gelecek başkanlar ne düşünür bilemiyorum ama biz bu şehrin mevcut yapısını ve şehir anlayışını seviyoruz. 

***

- Başta söylediğim gibi seçenek çok. Metropolde yaşamak isteyen gidip yaşayabilir. Fakat biz bu şehri bu haliyle korumak istiyoruz... 

***

Söylediklerinden de anlaşılacağı üzere Ayşe Ünlüce, her yeri imara açan bir yönetim anlayışı içinde olmadığını, yatay mimari yönteminin devam edeceğini, özellikle de yeni konut alanları açılmasına yönelik imar planlarının da ihtiyaç hasıl olmadığı sürece yapılmayacağını ya da kısıtlı yapılacağını söylüyor...

BU DA HAFTA SONU NEŞESİ OLSUN

Seyahate giden ev sahibi telefon açmış, bahçıvanla konuşuyor:
- Nasıl, her şey yolunda mı?
- Yolunda... Küreğin sapı kırıldı, şu anda onu tamir ediyordum.
- Neden kırıldı?
- Köpeğinize mezar kazarken zorlamışım, ondan kırıldı.
- Nee! Köpeğim mi öldü?
- Maalesef havuza düştü
- Benim köpeğim çok iyi yüzerdi; havuzda nasıl ölür?
- Havuzun suyu boşalmıştı, atlayınca betona çakıldı.
- Havuzu yeni doldurtmuştuk, neden boşalttınız?
- İtfaiyeciler evdeki yangını söndürürken ilave suya ihtiyaç duydular.
- Neee?! Evde yangın mı çıktı?
- Evet efendim. Annenizin vefatı dolayısıyla taziyeye gelenlerden biri yanık sigara bırakmış.
- Annem mi öldü? Yahu kadın daha iki hafta önce sapasağlamdı?
- Haklısınız da... Yatak odanızda karınızla en yakın arkadaşınızı aynı yatakta görünce kalbine inmiş.
- Yahu hiç pozitif bir haber yok mu adam sende?
- Var efendim... Geçen gün siz AIDS testi yaptırmıştınız ya... Sonucu geldi, pozitif çıkmış...
***
Her gün kötü haber duymaktan adeta psikolojimiz bozuldu. Umarız, özellikle ülke ekonomisinde pozitif haberler alacağınız günleriniz, günlerimiz olur dileğiyle…

YALANDAN KİMSE ÖLMÜYOR İŞTE!

-Halka anlattıklarınızın gerçek olması şart değildir.
***
– İnsanların beyni tembeldir. Bu tembelliği iyi bilin ve yalanlarınızı ona göre söyleyin. Tembel beyin yalanı çok daha iyi hazmeder.
***
– Bir yalanı sürekli tekrar edeceksiniz. Bunu yapınca halk o söylemin size ait olduğunu unutur ve kendi fikriymiş gibi inanmaya başlar.
***
– Küçük yalanlar inandırıcı olmayabilir. Söylediğiniz yalan ne kadar büyükse o kadar etkili olur. –Halk büyük yalanlara, küçük yalanlardan daha çok inanır.
***
– Yalanlarınızdan da asla geri adım atmayacak, onları sürekli tekrar edeceksiniz. Toplumun beyni ancak bu yolla yıkanır.

Hitler’in propaganda bakanı Goebbels’in  kaleme aldığı kitapta yer alan ve yönetirken yalanın ne denli önemli bir argüman olarak kullanıldığını anlatan ifadeler.

Yalan, tarih boyunca ülke yöneticilerinin vazgeçemediği ve sık sık müracaat ettiği bir argüman olmuş…
Öyle ki: yalanın sistematiği kâğıtlara dökülmüş, yöntemleri literatürlere girmiş.
***
İlginç olan…
Bunca tecrübeye rağmen, bugün hala yönetimlerin sık sık yalanlara başvuruyor olması.
Daha da ilginç olan…
Bunca yaşanmış örneklere rağmen insanların bu yalanlara hala gerçekmişçesine inanıyor ve savunuyor olması değil mi?

G O B E L S