Okurlarımın bu yazımı anlayışla karşılayacağını umarım. Umarım, zira beni çoğu yazılarımdan, önemli bir bölümü de şahsen tanıyor olmalı. Kolay değil, görece nüfus anlamında küçük bir ilde 60 yıl gazetecilik yapmak, oradan yazarlıkla mesleği sürdürmek. Buna işaret etmemin nedeni, haberlerde yansız, yazılarımdaki yorumlarda olabildiğince objektif kalabildiğimin biliniyor olmasından kaynaklanmaktadır. Hani “ben demiştim, yazmıştım” türünden kendimi asla “çok bilmişlik” tavrından uzak kalmaya gösterdiğim özenin (umarım) biliniyor olmasıdır. Bu nedenlerle yazılarımda aile fertlerimin adını anmaktan da uzak durmuşumdur. Üstelik; -Gerek de yoktur böyle bir tarza, üsluba!..
Okurlarım, bu ayın başından itibaren yazdığım iki yazının ilkinde “kardeşimin ciddi bir rahatsızlık geçirdiğine” işaret ederek bir süre yazılara ara verdiğimi duyurmak amacıyla devam etmiştim yazıya. O aradan sonra ilk yazımda ise ne yazık ki O’nu kaybettiğimizi, bir paragrafta duyurduktan sonra devam etmiştim son yazıma. Ayrıca eklemiştim; -Acı, bir süre etkisini kaybetmeye başlayınca kişiliğini ve seninle dolu dolu anılarımı bir yazıda (özetle) paylaşacağımı duyurmuştum. -Bu yazı işte o yazı sevgili Metin kardeşim!
Metin’in mücadele dolu yılları…
Doğumunu müjdelemek üzere, babaannemin yönlendirmesiyle harman yerine gidip 50 kuruşu hakkedişimdir! Sonrası sürüp gidecektir anılar… Örneğin, 42 yaşında babamızı kaybedişimizle birlikte başlayan annemiz Hüsniye Arslan’ın kanatları altında başlayan; -Çekirdek ailemizin hayata tutunma çabaları… Ben 17, Hayati 13, Metin 9, Ersin 3 yaşlarında!..
İlkokuldan başlayarak lise yılları ile son bulan ortaöğretim çağları. Orta karar bir öğrenciydi (benim gibi!) açıkçası. Lisede sınıf arkadaşı Coşkun Kartal’ın anlattığına göre, kendisi de dahil muziplikleri ile tanınan bir grubun içindeydi. Sonrasında Eskişehir Kimya’nın gece bölümünde üniversite öğrenimi. Burası liseye benzemiyordu anlaşılan! Hatırladığım, Demirciler Sokak’taki kiralık evimizin bir odası Metin’e tahsisliydi. Özellikle Kimya’nın son iki yılında gece geç saatlere kadar çalıştığıdır… Yani 4 yılda tamamlanan üniversite eğitimi ve Kimya Mühendisliği diploması! Bir de benim yüklediğim hukuki ve manevi sorumluluk: -Kurucusu olduğum SONOLAY gazetesinin imtiyaz sahipliği!..
Diyarbakır: ilk iş ve askerlik
İlk işi dedim ama Metin lise yıllarında yaz tatillerinde DSİ 3. Bölge’nin geçici işçilerindendi. Oradaki birikimleriyle Vişnelik mahallesinde bir yapı kooperatifine, (benim SSK kredi hakkımı kullanarak) üye olmuş, “ilk gayrimenkulün” sahibi olmuştu. -Güzel annem, hem kimya mühendisi oluşu, hem de ev sahibi oluşuyla gurur duyuyordu oğluyla… Ara başlıkta değindiğim gibi kimyacı olarak ilk işi Diyarbakır Yol Su Elektrik (YSE) Bölge Müdürlüğü su analiz bölümünde. Bir yıldan biraz fazla sürdü bu iş ve askerlik. -Jandarma Asteğmen olarak yine Diyarbakır’da! Her iki görevdeki anılarını anlatırken “Doğu hizmeti nedeniyle Ankara’daki bir bürokrattan daha fazla maaş alıyorduk” diye anlattı o yılları…
Almanya yılları
Birikimiyle ve orada yaşayan bir akrabamızın katkısıyla, branşında yüksek lisans yapmak amacıyla Almanya’daydı Metin. Lisan sorunu nedeniyle kayıt olduğu bölümü bitiremeden ayrıldı ve “düz işçilik” yılları başladı orada. Görece “iyi fabrikalarda” çalıştı ve oranın vatandaşı bir Türk kızıyla evlenip ölümüne dek sürdürdü Almanya yıllarını. Ama doğal olarak ülkesi ve ailesiyle hiç kesmeden. Eskişehir’de ve özellikle Antalya’da gayrimenkul üzerine yatırımlarda bulundu. Anlaşılacağı üzere çalışkandı, sebatlıydı ve kazandığının hesabını iyi tutan bir kardeşti sevgili Metin’imiz… Ve bir 6 ay süren hastane günlerinin ardından 72 yaşında ayrılıverdi aramızdan. -Seni unutmayacağım, unutmayacağız sevenleriniz olarak…
Genç gazete patronu olarak, Sonolay’ın ilk yerinde benimle birlikte yer temizliğindeyiz!..
Sevenleriniz olarak seni unutmayacağız METİN kardeşim.