Arkadaşlarla aramızda ara sıra tartışırız. Tartışmalarımız olumlu olur. Hepimizin bir dünya görüşü var. Ama dini konulara fazla girmeyiz. Siyaset açıldığı zaman herkes ülkeyi kurtaracak fikirlerini söyler. Söylerken de kimseyi incitmeden konuşur.

Dünkü konumuz “Neden o siyasi partiyi tutuyorsun?” idi.

Çoğumuz adaletle idare edecek olan, din ve devlet işlerini ayrı yorumlayan siyasi görüşe sahip partilere oy verdik. Ben de Recep arkadaşıma sordum: “Recep, sen sıkı bir C.H.P'lisiniz. Nasıl C.H.P'li oldun?” diye sordum. Recep de “Anlatırım ama gülmeyeceksiniz” dedi. Ben de “Sen anlat. Kimse gülmez, Recep’im” dedim. Erdinç abi, “Biz ilkokulu köyde okuduk. 1966 yılında ilkokulu bitirdim. Ben de babama ortaokula gideceğim” dedim. Babam koyu C.H.P'li ve eğitime önem veren bir adamdı. “Olur. Eskişehir’de halanın yanında kalırsın” dedi.

Beni alıp Eskişehir’e götürdü. Halam, benim yanında okuyacağım için sevindi. Babam okula kaydımı yaptırdı. Halamın evi Hoşnudiye Mahallesi'ndeydi. Tek katlı, bahçeli bir evdi. Ben de okullar açılıncaya kadar Eskişehir’de gezdim. Üç-dört katlı binaların kapı üstlerinde isimleri okuyordum. Her ismin yanında A.P yazıyordu. O kadar çok A.P yazan apartman gördüm ki, hiç C.H.P yazanını görmedim. Çocuk aklı işte, demek ki Adalet Partisi çok zengin bir parti dedim. Kendi kendime, demek ki C.H.P'li fakir dedim. O günden itibaren C.H.P'li oldum.