Bin bir geçim derdi olan, akşama eve götürülecek ekmek kaygılarının ayyuka çıktığı bir zamanda 6 hafta İznik Gölü yazısını neden yazdığımızı merak edenler olmuştur…
Yaşanan büyük salgın sonrasına insanlığın gündeminde öncelik sırası değişti: Bir numaraya, iklim değişikliği oturdu. İki numaralı gündem maddesi gıda güvenliği oldu. Üçüncü sıraya istihdam, iş ve aş konusu yerleşti. Dördüncü sırada enerji güvenliği yerini aldı. Beşinci sırada da içme, kullanma ve sanayi suyu sorunları yer edindi.
İklim değişikliği kapsamında “yeşil yeni mutabakat” düşünen, yazan, çizen, anlatan herkesin öncelikli sorunu oldu.
Ülkemizde konuları ele alma metodunda eksiklikler ve yanlışlıklar yapıldığını düşünenlerdeniz… Piyasayı oluşturan kur, faiz ve borsa hareketleri gibi makro bağlamı olan konuları çok genel çerçeveleriyle tartışmayı seviyoruz. Siyaset, her anlama geldiği, kimin ne dediğinin önemi kalmadığı için medyanın en değerli zamanlarını işgal ediyor. Başta futbol olmak üzere spor için ayrılan zaman küçümsenecek gibi değil. Sosyal medyanın kısa mesajlı iletişimin derinliği olmayan çekiciliği hangimizi tuzaklarına düşürmüyor ki?
Veriye dayalı tartışma aşamasına geçmeliyiz
İklim değişikliği konusunda pür gayret yazanların, çizenlerin ülkemizin 5’inci büyük gölünde yaşananlara tepkisinin ne olacağını merak etmez misiniz?
Ülkemizin değerli bir varlığı olan İznik Gölü’nün korunması konusunda erişebildiğimiz ayrıntıyı paylaşarak, nelerin olup bittiğini paylaşmanın alacağı tepkileri izlemek anlamlı olmaz mı?
Proje-odaklı tartışmaların nasıl bir çerçevede yapılması gerektiğinin somut bir örneğini sunarak ilgimizin yaygınlık ve derinliğini anlamak istedik.
Hepimizi yakından ilgilendiren, iklim değişikliğiyle sıkı bağlantısı olan, ivedi bir sorun haline geldiğinden kimsenin kuşkusu olmaması gereken İznik Gölü’nün yok oluş sürecini anlatarak, bireylerin, toplulukların, toplumun, seçilmiş yöneticilerin, atanmış görevlilerin, sivil toplum inisiyatiflerinin, medya mensuplarının konuya nasıl bir duyarlılık göstereceklerini öğrenmek yol gösterici olmaz mı?
Kendimizi test etmeliyiz
Şimdi bir ana ilkeyi hep birlikte test edelim: “Elinin menzili altındaki kaynakları koruyup geliştirmesini bilmeyen hiçbir toplum gelişememiştir,” ilkesi mihenk olsun.
Bekleyelim ve görelim… İznik Gölü konusunda erişebildiğimiz tepkilerin bir derlemesi sürdürülebilirlik konusunda içtenliğimizin göstergesi olsun… Proje-odaklı davranışlara ne kadar uyum gösterdiğimizi anlayalım…
Tepkiler içtenliğimizin aynası olacaktır. Elinin menzili altındaki sorunlarla ilgilenme bilgisi, duyarlılığı ve cesareti olmayanların çok genel çerçevelerde iri laflar etmesi bizi yaratmak istediğimiz sonuca götürmez!