Tarikat gidilecek yol anlamına gelmektedir. Bu yol veya yollarla Allah’a ulaşılacağı
iddia edilmektedir! Düzeltmelere buradan başlayalım! Allah maddi bir varlık
olmadığına göre O’na ulaşmanızın da mümkün olmayacağını İhlas suresini okuyunca
anlıyorsunuz. “Allah tekdir, eşi benzeri yoktur, doğurulmamış ve doğmamıştır. Eşi
benzeri yoktur.” Yani Allah herhangi maddi bir şekle tabii tutulamayacağını göre
O’na nasıl ulaşılacaktır.
Biz Türklerin inançları İslamiyeten önce tek Tanrı inancına dayanır. Bu inançsa
tasavvuf felsefesi içinde ele alınmalıdır. Tasavvuf da: Tanrı’nın varlığını, birliğini,
niteliğini ve evrenin oluşumunu varlık birliğiyle, yaratılanla yaratanın bir oluşunu
anlatan “Yaratılanı severim, Yaradandan ötürü” sözünün aynı kaynaktan gelişi
anlayışıyla açıklayan dinsel ve felsefi akımdır. Bu felsefi akımı da islam aleminde en
güzel temsil eden Horasan Erenleridir. Biz Türklerin felsefesinde yer alan Ahmet
Yesevi’den, Yunus’tan, Hoca Bektaş’tan, Hacı Bayram’dan sonra bedevi bir zihniyeti,
Tarikat olarak bünyemize kabul ettirmeye çalışsalar da bizlerin inanç sistemine
kültürümüze ters düşmektedir. “Tarikat şeyhlerinin önünde ölü gibi olacaksınız” yani
soru sormayacak, sesiniz çıkmayacak anlayışını kabul ettirtmezsiniz.
Tasavvufun bel kemiğini oluşturan ilim ve o ilmi halkına öğretmeye çalışan Türk
ulularını ne zaman görecek ve felsefelerini insanlığa anlatmaya çalışacaksınız! İlim
kelimesi Kuran’da 750 yerde geçmektedir. Bununla birlikte, okumak, düşünmek,
ibret almak, akıl bir çok ayette görülüyor. Kuran da bu kavramların bu kadar çok
geçmesi İslam’ın İlme verdiği değeri gösterir. Yunus Emre: “ İlim ilim bilmektir, ilim
kendin bilmektir, Sen kendini bilmezsin, ya nice okumaktır?” Derken yaşamın
temelinin ilimden yani bilimden geçtiğini söyleyerek bilgiye değer verilmesini
istemektedir! Tarikatlar paralı işlerden başını kaldıramazken: Türk Erenler’i Tanrı
yolunda yürürken hiç biri paralı işe bulaşmamışlarsa bu onların inançları gereğidir. Zaten Tanrı kendisine ulaşmamız için ne tasavvufi ne de tariki aracı istemiyor. 
Daha niye Tanrıyla kendiniz görüşmüyorsunuz?