Eğer yıllar geçmiş de siz belirli bir olgunluk yaşına ulaşmışsanız, şöyle geriye dönüp baktığınızda ne görüyorsunuz? Mutlu ve keyifli geçen günler, yıllar elbette vardır ancak toplamda yaptığınız yanlışlar ya da eksik bıraktığınız yapmanız gerekirken yapamadığınız işler, pişmanlıklar nasıl düşüncelerinize doluyor ve ancak kendimizin duyacağı bir sesle bizi inletiyor. İnsanoğlunun hayatı yaptığı hatalardan ibaret, “şimdiki aklım olsaydı onu şöyle yapardım” hayıflanmaları ile dolu. Ne kadar çok okursanız, başka yaşamları başka dünyaları zihnimizde ne kadar çok deneyimlerseniz ve ne kadar iyi yontarsanız kendinizi o kadar az hata yaparsınız. Eğitimin önemi burada, hiç demeyeyim ama daha az hata yaparak yaşamak mümkün. Okurken ve deneyimlerken beynimizde aynı nörolojik bölgeler uyarılıyor. Beynimiz gerçek deneyimleri simüle ediyor ve okuma deneyimini yaşanmış kabul ederek yeni sinapslar, yeni sinir ağları oluşturuyor. Okuduklarımız düşüncelerimize ve duygularımıza dahil oluyor; kendi zihnimizde yeni dünyalar yaratmayı sağlıyor. Tüm bunlar belirli bir çaba ve emek istiyor…
Bakın Adalet Ağaoğlu bir kitabında ne diyor: “Arada bir dönüp de günlük yaşamınızı yabancı gözüyle seyrettiğiniz olur mu? Ben bunu sık sık yaparım. Her seferinde de sonuç hiç de iç açıcı değildir”. Arada bir dönüp geriye bakmak hatta günlük yaşamı bile sorgulamak lazım, ben nerede yanlış yapıyorum diye. Yaşamımızda karşılaştığımız problemlerin en önemli iki nedeni; “düşünmeden hareket etmek ve hareket etmeden sadece düşünmektir” diyorlar. Sartre ve Kierkegaard’ın varoluşçuluğunda, insan sürekli bir seçim hâlindedir ve kim olduğun geçmişte yaptığın seçimlerin toplamı, kim olacağın ise bugünkü seçimlerine bağlıdır. Yani insan yaptığı seçimlerin toplamı oluyor. Aristoteles’e göre erdemli yaşam alışkanlık ve bir süreç gerektirir. “Kendinizi kıyaslamak zorunda olduğunuz tek kişi var, o da geçmişteki sizsiniz” demiş Sigmund Freud. Belirli yaşa gelince dönüp geriye bakmak nereden nereye geldiğinizi görmek ve değerlendirmekte önemli. Gelişimini gösteren ayna geçmişteki kendin oluyorsun. Değiştiğini ve geliştiğini görebiliyor ve anlayabiliyorsan oluşturduğu duygu ve keyif bir başka oluyor. Leonardo da Vinci en güzelini söylemiş: “En asil zevk anlamanın sevincidir…”