“Haset” ve “kıskançlık” arasında anlam farkı vardır. Kıskançlık “sende var bende de olsun” anlamını taşırken, haset “bende yok sende de olmasın” demektir. “Kıskançlık” bazen işe yarasa da “haset” insan yapımı kötülüğü anlatır. Son aylarda Eskişehir’den Kazdağı’na, Muş’tan Gökçeada’ya, Zonguldak’tan Isparta’ya tam 16 konser ve festival yasaklanmış durumda. Yakın geçmişte Cumhurbaşkanı eğitim ve kültür alanında arzu edilen ilerlemenin sağlanamadığını belirtmiş, "topyekûn bir eğitim öğretim reformu yapmamız gerekiyor" diyerek elindeki tüm araçlara rağmen kültürel hegemonyayı kuramadıklarından yakınmıştı. Madem biz bu kültür, eğlence ve insanca yaşama becerisini gösteremiyoruz o halde kimse bunları yaşamamalı diyen bir yönetim anlayışı ile karşı karşıyayız. Yirmi bir yıldır iktidarda olan bir partinin bugün geldiği nokta çaresizlik içinde devlet kurumlarını parti makamları olarak kullanıp çaresizlik içinde bazı yasaklardan medet umar hale gelmesi çok ibret vericidir. Kültürel hegemonyanın yasaklarla kurulduğu nerede görülmüş? Tam tersi, bir kültür oluşumu özgürlüğün işaretidir. Yasaklarla korku üretmek hiçbir iktidarı ilelebet orada tutamaz. Tarihten ders almadığımızı yine tarihten öğrenmek de insana özgü bir ironi olsa gerek…
Geçtiğimiz hafta sonunun en çok üzerinde konuşulan olayı, sahne şovları, giysileri ve sahnede yaptığı LGBTİ desteği sonrası gericilerin tepkisini çekmiş olan kadın sanatçının, dört ay önce imam hatipli bir saz arkadaşına yaptığı zevzekçe bir espriyi trollerin şimdi servise sokması sonucu imam hatiplilere hakaret ettiği gerekçesiyle gözaltına alınmasıydı. Evet pop şarkıcısı Gülşen’in tutuklanması hukuksal değil, bütünüyle siyasal olup bir seçim çalışması ürünüdür. Mesajı; “size dayatılan hayatı yaşamamakta direnirseniz böyle cezalandırılırsınız” şeklinde seküler toplum kesimine gözdağı verme ve kendi kitlesinin saflarını sıklaştırmaya yöneliktir. Hayırlı olsun, artık hızla “Talibanlaşan” bir hukuk sistemi altında yavaşça ısıtılan suda kaynamaya bırakılan kurbağa misali hayat tarzına müdahale etme aşamasına gelmiş bulunuyoruz. Bu yolun sonu iktidarın umduğu sonucu doğurmayacaktır. Yabancılaşma asıl olandan farklı hale gelme durumu değil, farklı hale gelenin asıl olma durumudur…