İnsanlar birbirlerinin düşüncelerini okuyabilseydi ne olurdu?

Rezil olurlardı. Birbirlerinin yüzlerine bakamazlardı.

İnsan en iyi kendi düşüncelerinin olumlu veya olumsuz olduğunu bilir.

Sizi en iyi tanıyan kim? Kendiniz.

Hadi gelin öz eleştiri yapalım.

Bu yaşa gelinceye kadar olumsuz olan davranışlarınızı yazın.

Olumlu olanlarıda yazın.

Hangi taraf ağır bastı dersiniz?

Olumlu olan davranışlarınız değil mi?

Nereden mi bildim?

Genelde hep böyle olur.

İnsan kendine bile yalan söyler.

Çünkü öz eleştiriye gelemez.

Olumsuz düşüncelerini az yazar!

Şimdi size kıssadan hisse alacağınız bir öykü anlatayım.

Padişahla dalkavuk sohpet ederler.

Padişah: Hep aynı yemekleri yemekten bıktım.

Aşçıbaşına söyle yemediğim bir yemek yapsın.

Ertesi gün aşçıbaşı “patlıcanlı alinazik” yemeğini yapar.

Padişah yemeği çok sever. “Bu patlıcan ne güzel bir yemek” der

Dalkavukta patlıcanın şifa veren bir sebze olduğunu anlatır.

Her alinazik yemeği geldiğinde dalkavuk patlıcanı över.

Gel zaman, git zaman padişah patlıcandan bıkar.

Aşçıbaşını çağırır ve bir daha patlıcan yemeği yapma der.

Dalkavukta hemen patlıcanı kötülemeye başlar.

Günler haftalar geçer padişahın canı patlıcanlı alinazik yemeği çeker.

Aşçıbaşı hemen patlıcan yemeğini yapar.

Dalkavukta patlıcan yemeğini övmeye başlayınca, padişah.

“Bre namert bir ay önce sen değilmiydin bu patlıcana demediğini bırakan!

Ne oldu da şimdi de patlıcanın şifalarını sayıyorsun?” Dediğinde dalkavuk.

Padişahım ben sizin dalkavuğunuzum. Patlıcanın değil.”

İşte bizim halimizi anlatan kıssadan hisse..