“Her şey yalan.
Tıpkı tükenen bir kaleme tükenmez kalem dedikleri gibi....”

Doğal olarak yaşamınızda iyi şeyler oluyorsa hemen sevinirsiniz.
Kötü ya da olumsuz şeyler olursa da üzülürsünüz.
Sevindiğiniz olaylara hiçbir neden aramazsınız.
Ama sizi üzen, sıkıntıya sokan olaylara nedenler arar, bulursunuz.
Sizi üzen o üzüntüyü çoğaltmak için de nedenler bulursunuz.

Hepimiz insanız, seviliyorsak mutlu oluruz.
Başkaları tarafından sevildiğimiz için seviniriz.
Sevilmezsek mutsuz olur ve üzülürüz.
Fuzuli’ye bir toplantıda sormuşlar.
Sevmek mi daha güzeldir, sevilmek mi?
Fuzuli hiç düşünmeden: Sevmek demiş.
Neden diye sormuşlar.
Fuzuli: Sen karşındaki insanı sevdiğinden eminsindir.
Ama karşınızdaki insanın seni sevdiğinden hiçbir zaman emin olamazsın.
Sevdiğin insan senin için neleri feda edebilir?
Bilemezsin!
Feda ettiği şeyleri de öğrenemezsin!
Onun için sevildiğinizden emin olamazsın!
Emin olamadığın için de hep kuşkuyla, acabalarla yaşarsınız.

Sevgi, yalan sözleri hemen anlar.
Sevgiyi ne para ile, ne zorlama ile kazanabilirsin.
Karşılıklı olmayan hiçbir his iki kişiyi bir arada tutmaya yetmez.
Ne güven, ne sevgi, ne de aşk.....
Yalan biz insanlara öyle nüfuz etmiş ki insanların dilinde:
“Doğruyu söylemek gerekirse...” diye bir cümle kalıbı oluşmuştur....
“Sadece seni seviyorum” diyen bir erkekle....
“Sadece mağazayı gezeceğim bir şey almayacağım.”
diyen bir kadın kadar yalan söylemiştir.