Her seçim öncesi olduğu gibi önümüzdeki seçimlerin öncesinde de partililerin “Üç çıkartırız, dört çıkartırız” atışları başladı.
İşin kötüsü…
Her seçim öncesi olduğu gibi bu seçim öncesinde de, bu gibi yüksekten atışlara inananlar ve “neden olmasın ki?” diyenler var.
Ancak…
-“Neden olmasın ki?” diyenlerin büyük çoğunluğu, milletvekili çıkartma hesabının seçimde alınan oya göre nasıl hesaplandığından bi haberler.
Kaç oyla milletvekili çıktığını, üç ya da dört milletvekili çıkartmak için kaç oy gerektiği konusunda küçücük bir bilgiye bile sahip değiller.
Sadece, gönülleri öyle istiyor diye, buna inanıp, kendilerini de inandırıyorlar.
Ne diyelim?
Umut dünyası işte!
 

BİZ TORPİL PEŞİNDE KOŞMAK DEĞİL, NORM KADRO İSTİYORUZ…

“Belediyeler ve kamu kuruluşlarında, şirketler üzerinden çalışan taşeron işçiler var.
Bunun yanı sıra, yine belediyeler ve kamu kuruluşlarında sözleşmeli olarak görev yapan çalışanlar var.
Şu sıralar hemen hepsi torpil bulma derdine düşmüş vaziyette.
Taşeronda çalışanlar sözleşmeli olma, sözleşmeli olanlar da kadroya geçmek istiyor.
Bu ülkede bu işler torpille yürüdüğü için de herkes ister istemez bir torpil kovalıyor” diye bir yazı kaleme almıştık dün bu sütunlarda…
Çalışanları bu hale düşürmenin de hiç vicdani olmadığını dile getirmiştik.
***
Yazı üzerine belediye şirketleri üzerinden çalışan işçiler ulaştılar bize…
1 Nisan 2018 tarihi itibariyle, özel şirketlerden Belediye İktisadi Teşekküllerine (BİT) geçişlerinin yapıldığını söylediler…
Yani özel sektör çalışanıyken, belediye şirket çalışanı olduklarını, statülerinde hiçbir şey fark etmediğini, taşeronluklarının devam ettiğini ifade ettiler.
“Özel şirket çalışanıydık, belediye şirket çalışanı olduk” dediler.
***
Büyük bir haksızlığa uğradıklarını düşünüyor belediye şirketlerinde çalışan işçiler.
Bakanlıklarda çalışan 450 bine yakın taşeron işçi 4D kadrosuna geçirilirken, belediyelerde kendilerine bu hakkın tanınmadığını ve mağdur edildiklerini belirtiyor.
Kendilerine tediye hakkı dahi verilmediğini de sözlerine ekleyip “Bizler belediyelerde çalışan kadrolu işçiler gibi norm kadro ile çalışmak istiyoruz. Biz torpil peşinde koşmak istemiyor, 4D kadrosuna geçirilen diğer taşeron işçiler gibi norm kadroya geçmek istiyoruz. Bu bizim geciktirilmiş hakkımız” diyorlar…
İstek doğru…
İstek haklı…
İstek yerinde…
Bu doğru, haklı ve yerinde isteğe kulak verilip, belediye şirketi çalışanlarına bu hakları teslim edilir mi bilemiyoruz?
Bu güne kadar görmezden ve duymazdan gelindi…
Umarız bundan sonra görürler, duyarlar ve gereğini yaparak bu büyük haksızlığı ortadan kaldırırlar!
işçiler

SİSTEM HER İKİ TARAFI YUMURTA GİBİ TOKUŞTURUYOR…

Kira artış oranına yüzde 25’lik bir sınır getirildi.
Peki, bu getirilen yüzde 25’lik artış oranına uyuluyor mu?
Kesinlikle uyulmuyor zira ev sahipleri kiracılardan daha fazla kira talep ediyor.
“Canın isterse. Yoksa hemen boşalt evimi” diyor.
***    
Kiracıların birçoğu ev sahiplerinin yüzde 25’in üzerindeki kira istekleri karşısında direniyor.
Aralarında kira artışı konusunu yargıya taşıyanlar oluyor.
Bir kısmı ev sahibinin istediği yüksek kira artış oranını karşılayamayacağı düşüncesiyle kirası daha düşük başka bir eve geçiyor.
Bir kısmı da, yeni bir ev bulabilmenin zorluğunu, taşınma için gereken maliyeti, çocuklarının okulunu falan düşünüp, çaresiz ev sahibinin istediği yüksek kira artışına “evet” demek durumunda kalıyor.
Böylece, istemeye istemeye maaşının yarıdan fazlasını da kiraya vermeyi kabullenmiş oluyor.
***
Baktığınızda kiracının mağdur olduğu açıkça görülüyor.
Ev sahiplerine de “haksız” diyemiyoruz zira birçoğu geçimini aldıkları bu kira paralarıyla sürdürüyor.
Her iki tarafın da haklı olduğu bir ortamda haksız olanın sistem olduğu çıkıyor ortaya…
Çünkü…
Sistem hem kiracıyı hem de ev sahibini mağdur ediyor.
Bu yetmiyor, bir de iki tarafı birbirine düşürüp, yumurta gibi tokuşturuyor.
kiracı

ETRAFINDA HİÇBİR BETON YAPI BULUNMAYAN BİR MEYDAN OLSUN!

AK Parti il başkanı Zihni Çalışkan ile ayaküstü sohbeti bu sütunlarımıza taşımıştık geçtiğimiz günlerde.
Sohbet sırasında “Devlet Demir Yolları arkasında 1 milyon 700 bin metrekarelik büyük bir alan var. Önayak olun ve bu alanın şehir için nasıl en iyi şekilde değerlendirilebileceğine ilişkin önerilerin ortaya çıkmasını sağlayın. Şehir ne isterse, bunun olması için Ankara’ya elimden gelen baskıyı yaparım.” demiş, biz de köşemizden duyuruda bulunmuştuk.
***
O günden bu yana geçen süre içinde 20’ye yakın öneri geldi.
Yazımızı okuyan, bir şekilde telefon açmak ya da dışarıda denk geldiğimizde önerisini dile getirdi.
Yapılan önerilerin büyük bölümü söz konusu alanın modern ve boş bir meydan olarak düzenlenmesi yönünde olması ilginçti.
Etrafında hiçbir beton yapının olmadığı bir meydan isteğinin gerekçesi olarak da “Şehrin büyük bir meydana ihtiyacı var” gösterilmesi, talebin makul olduğunu gösteriyordu…
Bu istek şehrin genelinden de destek bulur mu?
Talep dikkate alınır mı?
Zihni Çalışkan söylediğinin arkasında durur mu?
Bakacağız, göreceğiz…
1309075