Cumhuriyet Yönetimi’nin ilk kuşağı, bir  imparatorluğun  yok oluş ezikliğinden, bir devlet kurmanın heyecanına   “Tanzimat İnsanı”na  denk  insanlar yetiştirdi.
Onlardan  biri  de  Osman Nuri  Torun’du. Kısa  süre  DPT  Müsteşarlığı  yaptığı halde, DPT’nın en çok bilinen müsteşarı oldu… İsmet İnönü’nün Başbakan  olduğu  dönemde kırk dört gün süren plan tartışmaları, dönemi yaşayanların zihninde silinmez izler bıraktı.
Osman Nuri  Torun’u Türkiye, DPT’nin ilk  müsteşarı  Kurmay Albay Şinasi Orel’ in  yerine  atanınca tanıdı
Osman Nuri Torun   Emirdağ’ın Kılıçlar köyüne yerleşmiş bir ailenin çocuğudur. 
Orta öğrenimini Eskişehir’de  Atatürk Lisesi’nde tamamladı. Lisede en yakın  arkadaşı, Sadun Aren’ di.
Lise bitince iki arkadaş Mülkiye’de  okumayı seçti.
Mülkiye’deki sınıfları adeta bir devlet adamı  fabrikası gibiydi : Osman Nuri Torun, Sadun Aren, Necdet Calp, Büyükelçi Osman Olcay, Necdet Uğur, yanılmıyorsam İlyas Seçkin aynı sınıftaydı.
Mülkiye bitince  Osman Nuri Torun  Maliye Bakanlığı’nda görev aldı. Sadun Aren’de  bitirdiği  okulda  kariyer yapmayı tercih etti..
Osman Nuri Torun, Atilla  Karaosmanoğlu, Nejat Erder ve Atilla Sönmez Sosyalist  Kültür Derneği’nde,  ülkemizde  “tek tip düşünce ve tek seslilik”  dayamalarına karşı, çok sesliliğin  bayrağını kaldırdı.
İsmet İnönü’ nün Başbakanlığı döneminde plan konusu tam bir devlet ciddiyetiyle  ele alınmıştı. Ekrem Alıcan’ın  - ülkemizin merkez sağ siyasetçilerinin örneğidir- plan anlayışına ters düştüklerinde gözlerini kırpmadan “istifa” onurunu  göstermeleri, ilk planlamacıları toplumun zihninde saygın bir yere yerleştirdi.
Eskişehir İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi öğretim  görevliliği  Osman Nuri Torun’un vazgeçilmeziydi. DPT’den  Sinai Kalkınma Bankası’na, Hürriyet Holding’den  Şişecam’a  değişik yerlerde  üst düzeylerde çalıştı, ama  Akademi’den emekli oldu.
Selami Vardar’la  yakın dostluğunu, “Koca Şehrin Ağabeyi: Selami Vardar” kitabında da anlattım.
Osman Nuri Torun, bir gazete köşe yazısına sığmayacak kadar büyük bir insandı.
Anadolu Üniversitesi’ nin Osman Nuri Torun’u gençlere  “rol modeli” olarak tanıtması , bir  değere  sahip çıkma onuru,  değerleri büyütmenin en etkili yolu olan sahiplenmenin gereği  değil midir?
Eskişehir’de  sözü  geçen Emirdağ  kökenliler,  geçmiş değerlere sahip çıkmak, onları yüceltmek, köklerimizi yüceltmek, onlarla birlikte yücelmek  anlamına gelmez mi?