Kent Konseyi Çalışma Grubumuzu ziyarete gelen, bizlere karınca kararınca yaptıkları etkinlikte topladıkları paralarla aldıkları mamaları armağan eden Yeni Yol Okulu öğrencilerine yetişmeye çalışıyorum. Öğretmenler Caddesi tramvay durağında bekliyorum. Bir yavru köpek de durağın içinde, küpesiz. Sevenler oluyor, vaktim uygun olsa ilgileneceğim,  belli ki yakınlarda bırakılmış garibim şaşkın şaşkın bakıyor.
     Laf, söz nereden açıldıysa, kestiremiyorum şimdi, dört beş bayan ülkenin durumundan yakınmaya başladılar. Ama öyle böyle değil, pahalılıktan girdiler, yabancı uyrukluların çoğalmasından, yakınlaşan seçim sonuçlarına kadar inanılmaz isabetli öngörüleriyle oldukça da yüksek tonda verdiler veriştirdiler siyasilere.
     Dinledim ister istemez, keşke dedim içimden, asıl dinlemeleri gerekenler de dinleyebilselerdi. Sonra konu bir anda evde hayvan beslemeye döndü. Sanırım durağın içindeki yavru köpek tetikledi. Yaşlıca bir bayan, “benim torunum da çok hayvan seviyor, kedileri kucağından indirmiyor, ‘babaanne ne olur bana kedi al’ diye ısrar ediyor ama yok, ben bakamam” diye dert yandı. Bir güzel genç kızımız, “bizim evde iki tane kedimiz var” dedi, onun yakını olduğunu tahmin ettiğim bir genç bayan da, “bizim de hem evde hem bahçemizde var çok sayıda kedi” dedi.
     Kendimi tanıtma ihtiyacı duydum. Gözlerindeki sevgiyi, biraz da hayranlığı fark ettim hemen. Genç kıza, “vaktin varsa gel, şimdiki toplantımıza birlikte gidelim” dedim ancak, Şehir Hastanesine gidecekleri için teklifime olumlu yanıt veremedi. Yakını, “mecburen oraya, uzak yakın demeyip günlerce randevu sırası bekleyip gidiyorum, özeller çok pahalı” dedi.
     Ben yorum yapmadım, torununun kedi sahiplenme talebine sıcak bakmayan babaanne ile sohbeti koyulaştırmayı yeğledim. Kendisine kedi bakımının çok zor olmadığını hatta gün gelir kedinin ona bakabileceğini anlattım dilimin döndüğünce. Kendi deneyimlerimden örnekler vermeyi de ihmal etmedim. İlgiyle dinledi beni. Umarım birazcık etkili olmuşumdur; umarım o güzel yürekli çocuğun hayvan sevgisine, sahiplenme yakarılarına karşılık verir ninesi.
     Tramvayımız geldi. Biraz sonra, konsey toplantı salonunu dolduran ona yakın güzel çocuğumuzun paha biçilmez sohbetlerine dahil oldum. İçim bir kez daha huzurla, umutla doldu; hayvan hakları mücadelemizi bırakabileceğimiz bir nesil yetişmekte. Ne mutlu onlara bu sevgiyi aşılayan anne, babalara ve elbette kıymetli öğretmenlerine. Her canlının yaşam hakkının kutsallığını kavramış bir genç nesil geleceğimizin güvencesidir. Buna eminim.