"Yel esiyor. Ama değirmen dönmüyor. Kuraklık bu, adın ekmeğe dönmüyor." diyor, Turgut Uyar.

Anadolu; bereketli toprakların ve kadim kültürlerin diyarı,

Ne rüzgarı eksik olur ne de telaşı.

Nenemin ayak izi zemheride, yüzündeki çizgiler temmuzda belirir.

Güneş tüm gücüyle yakar yüzünü, çatlatır dudakları,

Yaşamın kaynağı suda ve de beyaz örtüde…

Ama serap gibi susuz bir yaz bekliyor bizi.

Küresel iklim değişikliğinden, olumsuz etkilenen ülkelerin başında Türkiye gelmektedir.

İç Anadolu bölgesinin tamamı kuraklığa doğru giderken…

Karadeniz bölgesi başta olmak üzere, zamansız, yağışsız ya da aşırı yağışlar, ülkenin her yerinde artarak görülmeye devam edecek.

Yaşam bütün hızıyla akıp giderken…
Susuz bir yaz kapı eşiğinde.

Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre 2030 yılına kadar dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 40’ı temiz suya erişmekte sorun yaşayacak.

Yaklaşık 50 ülkede, 700 milyondan fazla insan, kuraklık nedeniyle su kıtlığından doğrudan etkileniyor yada etkilenecektir.

Bu da dünyanın geleceği için büyük sıkıntılar doğuracaktır.

Su krizi artık hayatımızın bir parçası,
En küçük canlı organizmasından en büyük canlı varlığa kadar,
Bütün biyolojik hayatı ve bütün insan faaliyetlerini ayakta tutan sudur.

Kurak geçen bir kışın ardında, nisan yağmurlarını dört gözle bekliyor çiftçi.

Eskişehir ovası susuz kaldı bu sene, umudu bulutlara saklanmış olsa da.

Suyu boşa akıtmadan, mutfakta, bulaşıkta, temizlikte, banyoda, parkta, bahçede, tarlada, bağda, bostanda… vs.

Suyu idareli kullanarak susuz bir yazı atlatmaya hepimizin ihtiyacı var.