Yıl 2015…
Büyükşehir Belediye meclisinde AK Parti çoğunluğu var.
Eskibağlar Mahallesi’nde bulunan ve imar planlarında sosyal-kültürel alan olarak gözüken arsa üzerine otel yapılması konusu meclise geliyor ve gelen söz konusu gündem maddesi ilgili komisyona havale ediliyor.
***
Yine AK Partili üyelerin çoğunlukta olduğu Plan ve Bütçe komisyonu, 6 Mart 2015 tarihinde, söz konusu arsa üzerine otel inşa edilmek üzere süresi 30 yılı geçmeyecek şekilde ayni hak tesis edilmesine ve işlemler konusunda da başkanlık makamına yetki verilmesine oybirliği ile karar veriyor.
***
Üç gün sonra, 9 Mart günü komisyonun raporu yine AK Partili çoğunluğa sahip meclisin gündemine geliyor.
Meclis oy birliği ile komisyon raporunu ve söz konusu arsa üzerine otel yapılmasını ve işlemler için de belediye başkanına yetki verilmesini oybirliği ile kabul ediyor.
Böylece söz konusu gündem maddesi AK Partili üyelerin çoğunlukta olduğu hem komisyonda hem de mecliste oybirliği ile kabul edilmiş oluyor.
***
Bunun üzerine yine AK Partililerin çoğunlukta bulunduğu Encümen söz konusu arsa üzerine yapılacak otel ile ilgili ihale gerçekleştiriyor.
İhaleyi kazanan firma, AK Partili üyelerin çoğunlukta olduğu komisyon ve meclisten oy birliği ile geçen karar ve encümen tarafından yapılan ihale sonrası söz konusu arsa üzerine otel binasını yapıyor.
***
Bir müddet zaman sonra, AK Partili meclis çoğunluğunun oybirliği ile almış olduğu bu karara yine AK Partililer itiraz ediyor.
“Sosyal-Kültürel alan üzerinde otel olmaz” diyerek olayı yargıya taşıyor.
Bunun üzerine müfettişler inceleme başlatıyor, otel ruhsatı iptali için yürütmenin durdurulmasına karar veriliyor.
***
Müfettişler 3 hafta önce yine Eskişehir’e geliyor.
Bu kez yanlarında getirdikleri sarı zarflarla birlikte…
Bu sarı zarflar: Meclis kararında isimleri bulunan ve çoğunluğu da AK Partili olan meclis üyeleriyle Encümende görev yapan bürokratların savunmasının istenildiği zarflar…
Yani…
Müfettişler, karara komisyonda ve mecliste oy veren meclis üyeleri ile ihalede görev alan bürokratların konu ile ilgili savunmalarını istiyor.
***
Şu sıralar söz konusu karara oybirliğiyle “evet” diyen meclis üyeleri ve süreçte imzası bulunan bürokratlar, aldıkları sarı zarfların ardından konu ile ilgili savunmalarını yapmaya ve bu savunmalarını müfettişlere teslim etmeye hazırlanıyor.
Müfettişler bu savunmaların alınması sonrasında olayda suç teşkil edecek bir duruma rastlamazlarsa mesele yok!
Belki de olay kapanıp gidecek.
Bir suç unsuru ya da mevzuata aykırı bir durum tespit ederlerse, o zaman kararda adı geçen meclis üyeleri ve imzası bulunan bürokratlar için bir soruşturma ve yargılama süreci başlayacak…
***
İşte!
İşler bu aşamaya gelirse ortaya son derece enteresan da bir durum çıkacak.
Zira…
AK Partililerin şikayetiyle, aralarında partinin halen ilçe belediye başkanlıkları ve yöneticiliklerini yapmakta olan 29 AK Partili yargılanır hale gelecek!

meclis-2

YERİN ALTINDA YİTİRDİĞİMİZ O CANLARA
Madenci sıcak bir yaz günü güneşin altında çalışırken, birden sıcağın onu daha verimli çalışmasından alıkoyduğunu fark etmiş ve o an "güneş benim çalışmamı engelliyor. O zaman benden daha güçlü" diye düşünmüş.

Güce de çok önem verdiği için o an GÜNEŞ olmayı dilemiş Tanrıdan.
***

Tanrı, madencinin isteğini kabul etmiş ve madenci güneş olmuş. Bütün dünyayı ışınıyla aydınlatmış, her yeri kavurmuş gücünü herkese göstermiş.

Fakat bir gün güneşin önüne bulut gelmiş. Bizim madenci çok sinirlenmiş bu işe. Çünkü bulut güneşin ışınlarını kesiyormuş ve madenci "bulut güneşten daha güçlü ben bulut olmak istiyorum" demiş

Ve o an bulut olmuş madenci.
***

Yağmurlar yağdırmış, seller bastırmış, şimşekler yaratmış.
Güçlü olduğu için halinden memnunmuş.

Ama fazla uzun sürmemiş mutluluğu. Çünkü bu sefer de rüzgar bulutu
sürüklemiş ve bizim madenci yine düşünmüş ki "rüzgar bulutu sürükleyebiliyorsa o zaman en güçlüsü rüzgar", "ben rüzgar olmak istiyorum" demiş ve rüzgar oluvermiş o an.
***

Madenci rüzgar şeklinde fırtınalar estirmiş, denizleri coşturmuş, kasırgalar yaratmış. Ama bu seferde eserken karşısına koca bir taş kütlesi çıkmış. Bir bakmış "bu nasıl bir şey ki benim rüzgarımı kesiyor?" diye düşünmüş. O taş kütlesi aslında bir dağmış. Ve Allah’tan son bir dilekte bulunmuş. Bir dağ olmayı istemiş.

Madencinin isteği kabul olmuş ve sonsuza kadar dağ olarak yaşamaya karar vermiş. Çünkü dünyadaki en güçlü şey dağ olduğunu düşünmeye başlamış.
***

Madenci dağ olarak hayatından memnun bir şekilde yaşarken birden bir rahatsızlık hissetmiş. Bir şey içini kemiriyormuş.

Derken dağ onu rahatsız eden şeyin ne olduğunu bulmuş; onu rahatsız eden, hayatı pahasına da olsa içini kemiren bir madenciymiş...
Ve o zaman anlamış ki Dünyada en güçlü, en cesur, en cefakar ne Dağ, Ne Güneş ne de Bulut olmak…
Dünyanın en güçlü, en cesur ve en cefakarının kendisi, yani MADENCİ olduğunu anlamış…
***

Ruhları şad olsun…
MADEN-1

YAZACAKTIK… AMA VAZGEÇTİK…

Organize Sanayi Bölgesi, Eskişehir Ticaret Odası, Eskişehir Sanayi Odası ve Eskişehir Ticaret Borsası’nda seçimlerin üzerinden 10-15 gün geçti.
Her dört seçim de rakipsiz,  tek adaylı seçimdi.
Yaklaşık 10-15 gündür izliyorum ziyaretler birbirini izliyor.
Dışarıdan yapılan “Hayırlı Olsun” ziyaretleri neyse de bir de yeni seçilen oda başkan ve yönetimleri, yine yeni seçilen başkan ve yönetimlerini ziyaret ediyor.
Bir de iade-i ziyaretler buna eklenince 10-15 gündür odalar adeta ziyaretçi ağırlanıp, ziyaret turlarına çıkıyor.
***
Klavyenin başına oturduğumuzda “Yeter artık! Bitirin şu ziyaretleri de ülkenin asıl gündemi ile meslek kollarının yaşadığı sıkıntılara gelin. Ortalık resmen yangın yeri gibi…Size güven duyup yeniden iş başına getiren üyeleriniz yaşadığı sıkıntıların yüksek perdeden dile getirilmesini istiyor. Ziyaret edip ziyaretçi ağırlamak nereye kadar?” diye yazmayı düşünüyorduk.
Fakat…
İçlerinden biri çıkıp haklı olarak “Bize söylüyorsun da sizin de bizden farkınız yok. Maşallah her gün bir medya grubu, bir medya oluşumu Eskişehir’in bir bürokratını kafileler halinde ziyaret ediyor.” diyecek diye yazmaktan vazgeçtik!