Türkiye, 2016 yılında yapılacak olan Avrupa Futbol Şampiyonası’nın organizasyonuna talip olduğunda dört il belirlendi.
Şampiyonanın Türkiye’de kalması hâlinde karşılaşmalar bu illerin stadyumlarında yapılacaktı.
Dört ilden biri olarak da Eskişehir tespit edilmişti.
Ancak mevcut Atatürk Stadyumu bu organizasyonun standartlarını karşılamıyordu.

***

Zamanın Valisi Mehmet Kılıçlar, Büyükşehir Belediye Başkanı Büyükerşen ve Eskişehirspor’un başkanlığını yapan Halil Ünal, Vali’nin odasında toplanıp müjdeyi verdi.
“Eskişehir’e devlet eliyle yeni 30 bin kişilik stadyum yapılacak.” dediler.

***

“Peki ya Avrupa Şampiyonası organizasyonunu Türkiye alamazsa ne olacak?” diye soruldu.
“Hakkımız baki. Devlet bu stadyumu Eskişehir’e yapacak.” dediler.
Avrupa Şampiyonası Fransa’ya gitti. Eskişehir’e yapılacak olan stadyum unutuldu.

***

Eskişehirliler verilen yeni stadyum sözlerini hatırlatmaya başlayınca iktidar partisinin o dönem aktörlüğünü yapan isimler formül arayışına başladı.
Buldukları formül, mevcut Atatürk Stadı’nın TOKİ’ye verilmesi; karşılığında TOKİ’nin Eskişehir’e yeni bir stadyum yapmasıydı.
Atatürk Stadı’nın yerinin sahibi olacak TOKİ de buraya otel, AVM ve rezidanslar yaparak stadyuma harcayacağı parayı buradan çıkartacaktı.

***

Eskişehirliler ayaklandı: “Böyle olmaz. Burası Eskişehir’in bir ihtiyacını karşılamalı. İşin içinde rant olmamalı.” dedi…
AK Partililer “TOKİ kimseye bedava stadyum yapmaz.” cevabını verdi.
Eskişehirliler “İyi ama sizin sözünüz vardı?” diye hesap sormaya başladı…
AK Partililer “O zaman bir bölümünü meydan yapalım, bir bölümünde de yapılar yer alsın.” dedi.
Eskişehirliler “Eskişehir’in bir meydanı yok. Madem, tamamı meydan olsun.” diye diretti…
Zamanın Valisi “Ne yani? Dımdızlak meydan mı yapacağız?” açıklamasını yaptı.
Eskişehirliler “Meydan” diye tutturdu, AK Partililer “O zaman yarısı üniversite kampüsü bari olsun.” diye diretti.
Eskişehirliler meydan isteğini tekrarladıkça, TOKİ’nin bölgede yapacağı projenin yapılarla dolu maketleri vilayet meydanında sergilenmeye falan başlandı.

***

Sonunda, basının da önerisiyle Atatürk Stadyumu’nun olduğu alana meydan yapma kararı nihayet alındı.
Meydan kararı alındı alınmasına ama Atatürk Stadyumu’nun yerinin meydan olması için uzun uğraşlar veren Eskişehirliler, bir sabah söz konusu alana meydan yerine Millet Bahçesi yapılacağının haberini aldı…

***

Meydan yapılması isteğine karşı Millet Bahçesi yapma kararında ısrar eden iktidar, sonunda yıkılan Atatürk Stadyumu alanını duvarlar ve demir parmaklıklarla çevirdi.
Altına bir otopark, üzerine de bir düzenleme yaptı ve girişine de “Recep Tayyip Erdoğan Millet Bahçesi” tabelasını koydu.
Sonrasında da bu Millet Bahçesi, Türk Dünyası Kültür Başkenti Vakfı’na geçti…

***

İşte o günden beri Millet Bahçesi, insanların uğramadığı, otları biçilmeyen, aydınlatmaları çoğu zaman yanmayan, dikilen fidanların kuruduğu, zaman zaman içinde hoş olmayan olayların da yaşandığı bir yer olup çıktı…
Hâlbuki Eskişehirlilerin büyük çoğunluğu, tıpkı zamanın valisinin tepki göstermek için sarf ettiği “Ne yani? Dımdızlak bir meydan mı yapalım istiyorsunuz?” dediği gibi, tam da dımdızlak bir meydan istemişti…

***

Keşke olsaydı…
Böylece hizmete açıldığı günden bu yana sorunlarla gündeme gelen işlevsiz bir Millet Bahçesi yerine, tıpkı Avrupa ve Balkan şehirlerinde olduğu gibi Eskişehir’in de gece ve gündüz yaşayan, etkinliklerin, gösterilerin hatta mitinglerin yapıldığı bir kent meydanı olurdu.

1-671

YAŞAM KALİTESİ...

Çoğu zaman karıştırılıyor ama şehirlerdeki yaşanabilirlik ile yaşam kalitesi, her ne kadar birbiriyle bağlantılı olsa da sonuçta birbirinden ayrı kavramlar...
Yaşanabilirlik; şehrin bir anlamda ekonomisiyle ilgili…
Yaşam kalitesi ise şehirde yaşayan insanların mutluluğuyla direkt bağlantılı.

***

Şehirlerin çoğu bugün için maalesef yaşanabilir olmaktan uzak.
Bu da şehirde yaşayanların yaşam kalitesini olabildiğince düşürüyor.
Örneğin:
Otomobilinizle bir yere giderken, gideceğiniz yerde park yeri bulup bulamayacağınızı düşündüğünüzde mutlu olamıyorsunuz.
Toplu taşıma araçlarına binmeyi düşündüğünüzde, aracın tıka basa dolu olacağı aklınıza geldiğinde yine keyfiniz kaçıyor.
Şehirlerarası yolculuk planladığınızda endişe duyup günler öncesinden bilet almaya kalkmanız stres yaratıyor.
Yağışlı havada çatı oluklarından akan suyu sürekli kollamak, üzerine bastığınız kaldırım taşından sıçrayacak çamura bulanmamak, yağışla birlikte bir anda kilitleniveren trafik ruh dengenizi de yaşam kalitenizi de bozuyor.

***

Sonuç olarak:
Yukarıda da belirttiğimiz gibi, şehrin yaşam kalitesinin yüksek olduğunu söylemek için, o şehirde yaşayan mutlu insanların sayısının yüksek olması gerekiyor…
Bunun için de yaşam kalitesini düşüren sorun ve etkenlerin acilen ortadan kaldırılması şart oluyor…

Şehir-1