Beş arkadaş dün sabah bir kafede toplandık kahve içiyor bir yandan da siyaset ve spor konularıyla ilgili sohbet ediyoruz.
Daha doğrusu dört kişi sohbet ediyor, beşinci arkadaşımız da geldiğimizde masanın üzerinde duran SAKARYA gazetemize göz gezdiriyor.
***
Bizler sohbetin en koyu yerine gelmişken gazeteyi okuyan beşinci arkadaşımız, elindeki SAKARYA gazetesinin sayfasını göstererek “Haberi gördünüz mü? 10-15 yıl içinde mahkemelerde robot hakimler görev yapacakmış. Hakimlerin yerini de robotlar alacakmış” dedi.
Baktı biz ilgileniyoruz, başladı haberi okumaya:  Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde araştırmalar yapan Doç. Dr. Mesut Aygün, 3’üncü dalga yapay zekâ teknolojisini farklı boyutlarda ele alarak, ‘Yaklaşık 10 ila 15 yıl sonra robot yargıçlar, insan unsurunun yerini alarak hüküm vermeye başlayacaktır’ diye bir öngörüde bulunmuş.”
***
Tam haberi okumaya devam ediyordu ki, sohbet ettiğimiz arkadaşlardan biri “Olmaz öyle şey! Mümkün değil!” diye gürledi.
O böyle tepki verince hep bir ağızdan “Neden mümkün değil?” diye sorma gereği duyduk.
“Çünkü” dedi ve devamla “O robotların yazılım ve kodlarını değiştirerek suçu olmayanlara hapis cezası, suçlulara da beraat verilmesini sağlarlar. Yani istedikleri kişiyle ilgili istedikleri kararı çıkarttırırlar. Ortada bağımsız yargı falan kalmaz.” dedi.
Bunu söylemesiyle birlikte hepimiz gülmeye başladık!
“Niye gülüyorsunuz ki?” diye çıkıştı her birimize…
“Bu söylediklerinin olması sanki sadece robotlar bu işi yapınca mı geçerli?” dedik…
Önce boş boş baktı yüzümüze…
Ardından jeton düşmüş olacak ki “ Haaa… Siz şeyi söylüyorsunuz” dedi…

sakarya-1

********

NEMELAZIM DEĞİL Mİ?

Ormanda bir Ceylan çılgınlar gibi koşuyor, bir şeylerden kaçıyordu.
Bir fil sordu:
“Neden öyle delicesine koşuyorsun?”
Ceylan:
“Ormandaki tüm keçileri tutukluyorlar”
Fil:
“Ama sen keçi değilsin ki”
Ceylan:
“Ya beni de kazaen tutuklarlarsa? Keçi olmadığımı ispatlamam yıllar sürer. En iyisi mi ben ortalıktan toz olayım”
Bu defa fil de koşmaya başladı..!

fil ile ceylan-1
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,

ESKİŞEHİR HASTA!

Şu sıralar Eskişehir’de 7’den 70’e herkes hasta!
Çocuklar soğuk algınlığı, ishal, öksürük, ishal gibi rahatsızlıklardan adeta kırılıyor.
Öğretmenlerin ve ailelerin söylediğine göre, ortada resmen iyileşmeyen, geçmeyen bir hastalık var.
Sınıflarda öksürük sesinden adeta ders yapılamıyor.
Çocuklar aile hekimlerinin kapısında adeta sıra olmuş vaziyette.
Evde dinlenip biraz düzelen çocuklar okula gittiklerinde yine eski durumuna dönüyor.
Zira hepsi mütemadiyen birbirine bulaştırıyor.
İşin garip tarafı, yaşadıkları rahatsızlığın ve salgının bir teşhisi olmaması…
Çünkü covid desen covid değil rahatsızlıkları, grip desen grip değil…
***
Büyüklerde de durum enteresan!
Aile hekimleri ve hastane poliklinikleri adeta dolup taşıyor.
İşin ilginç yanı şikayetler neredeyse günlük değişiyor…
Birkaç gün ağrı şikayetleri nedeniyle dahiliye servisleri ana baba gününe dönüyor, birkaç gün sonra göğüs polikliniğinde, ürolojide, kardiyolojide büyük bir yoğunluk yaşanıyor.
Öylesine bir salgın ki, sanırsınız üç-beş günde bir boyut değiştiriyor.
***
Yaşanan durum nedeniyle hekimler bile şaşkınlık yaşıyor.
Yoğun hasta müracaatı nedeniyle randevular yığılıyor özellikle görüntüleme çekimleri yoğunluk ve birikmeden kaynaklı aylar sonrasına ancak verilebiliyor.
Sonuç olarak:
Sağlıkta 7’den 70’e nedenleri hakkında çok da anlam verilemeyen salgınlar yaşanıyor.
Felaket tellallığı yapma niyetimiz yok ama…
Hal böyle olunca da herkesin aklına ister istemez geçtiğimiz yıl olunan aşılar geliyor ve herkes “Acaba mı?” demekten kendini alamıyor.

hastaneler