Şafak Ertan Çomaklı 2018 yılının Eylül ayında Anadolu Üniversitesi Rektörlüğü görevine atandı.
Göreve atandıktan sonra çeşitli üniversitelerde görev yapan bir hayli öğretim üyesini Anadolu Üniversitesine getirerek, üniversitenin kadrosuna dahil etti.
İki yıl boyunca görevde kalan Çomaklı, sonrasında sağlık sorunlarını öne sürerek görevinden istifa etti.
O istifa ettiğini söyledi ama görevi bırakması resmen azledilme şeklindeydi...
***
Ardından Fuat Erdal atandı Anadolu Üniversitesi Rektörlüğüne.
Yaklaşık iki yıl süren görev süresi sonrasında Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile bir dönem daha ataması yapıldı.
Bu süre zarfında çeşitli üniversitelerde görev yapan çok sayıda öğretim üyesini Anadolu Üniversitesine getirerek, kadroya dahil etti.
Fuat Erdal da görev süresini tamamlayamadan sağlık sorunlarını öne sürerek görevinden istifa etti.
O istifa ettiğini söyledi ama görevi bırakması tıpkı Şafak Çomaklı gibi resmen azledilme şeklindeydi...
***
Sonuç olarak her iki rektör de görevde kaldıkları süre içinde, çok sayıda öğretim üyesini Anadolu üniversitesi kadrosuna yerleştirdi.
Her iki rektör de görevden ayrıldı ayrılmasına ama onların kadrolarını taşıdığı öğretim üyeleri Anadolu Üniversitesinde kaldı.
***
Şimdi şöyle bir iddia dolaşıyor üniversite çevresinde;
Kadrosu Anadolu Üniversitesinde olan, aralarında bu iki rektör zamanında kurumun kadrosuna alınanların da bulunduğu pek çok öğretim üyesi, bırakın derslere falan girmeyi, üniversiteye dahi gelmiyormuş...
***
Söylenenlere bakılacak olunursa, maaşları tıkır tıkır işleyen bazı öğretim üyeleri arasında, başka şehirlerde hatta başka ülkelerde bile yaşayanlar varmış...
***
Bu son derece ciddi bir iddia...
Anadolu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yusuf Adıgüzel bu iddialar karşısında bir yoklama alıp, üniversiteye bile ayak basmayan öğretim üyelerinin olup olmadığını bir test etse hiç fena olmayacak.
En azından, bu tür iddiaların doğruluğu ya da yanlışlığını ortaya çıkartmış olur.
Bizden söylemesi...
***
NOT-Biz yazıda Anadolu Üniversitesini dile getirdik ama bazı öğretim üyelerinin görev yaptıkları fakültelerine gitmeyip, derslere de girmediğine dair diğer iki üniversiteden de yakınmalar tek tük kulağımıza geliyor.
O yüzden ESOGÜ ve ESTÜ rektörleri de benzeri bir yoklama almasına yarar var...


,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
FIKRA GERÇEK OLMAK ÜZERE...
Bir adam bir otele gidiyor. Cebinden 1000 lira çıkartıyor. Resepsiyona bırakıyor. Diyor ki “ben bu otele daha önce gelmedim, bir bakayım, bahçenizi ve odalarınızı gezeyim. Hoşlanırsam 1000 lira sizde kalır. Beğenmezsem 1000 liramı isterim. bir saat izin verin bana ..”
***
Otel sahibi seviniyor. Zaten ekonomik kriz falan işler bozuk. “Tamam ” diyor.
***
Adamcağız, odaları gezmeye başlıyor. Otel sahibi, 1000 lirayı alıyor, hemen çırağını kasaba gönderiyor. Kasaba olan 1000 lira borcunu ödüyor.
Kasap 1000 lirayı alıyor, hemen bakkala gidiyor. Bakkal’a olan 1000 lira borcunu veriyor.
Bakkal hemen lokantaya koşuyor. Lokantaya olan 1000 lira borcunu ödüyor. Lokantacı hemen koşuyor, köşedeki hayat kadınına borcunu verip, önceki gecenin hesabını kapatıyor.
Hayat kadını, koşuyor otele geliyor. Otele olan 1000 lira borcunu veriyor.
***
Bu arada müşteri adayı, odaları geziyor. Resepsiyona geliyor “odalardan hoşlanmadım. Ben burada kalmayayım” diyor. Bıraktığı 1000 lirayı geri alıyor, gidiyor.
***
Şimdi ne oldu? Ekonomik açıdan bakalım.
Dünyada ekonomik kriz var. Bu küçük kasabada da işler çok kötü. Sabah kasaba esnafı borç içinde yüzüyordu.
Otelin kasaba borcu 1000 lira, kasabın bakkala borcu 1000 lira, bakkalın lokantaya borcu 1000 lira , lokantanın köşedeki kadına borcu 1000 lira, kadıncağızın otele borcu 1000 lira
***
Küçük kasabada bu sabah 5000 lira borç vardı.
Aradan bir kaç saat geçti ve tüm borçlar kapandı.
Herkes mutlu, haftaya daha güçlü başladı. Eski borçlar kapandığı için yeni mal alabilir ve iş yapabilir duruma gelindi.
***
Tabii bu anlattığımızın ancak bu gibi fıkralarda olacağını düşünüyorsunuz değil mi?
İşte, şu sıralar piyasalarda durum tam da böyle.
Ortada ciddi nakit sıkıntısı var para yok ama herkes olmayan para ile borç kapatıyor.
Ya da kapattığını zannediyor.
“Alacağımı tahsil edip borcumu öderim” diye düşünüyor.
Şu sıralar herkes borçlusuna, “Alacağımı bekliyorum, gelir gelmez ödeyeceğim” diyor.
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
DAHA NE BEKLENİYOR?
Eskişehir merkezinde genişliği 7 metreyi bile bulmayan sokaklar var.
Bu sokaklar üstelik trafik yoğunluğu bir hayli fazla sokaklar.
Her birinin bir ya da iki tarafına araç parkları yapılıyor.
Hal böyle olunca ortada sadece bir araç geçebilecek mesafe kalıyor.
Gelin görün ki bu sokaklar tek yönlü olmadığı için hemen günün her saati karşılıklı gelen araçlar kafa kafaya buluşuyor.
Arkadan gelen araçların da eklenmesiyle sokaklar tam anlamıyla kilitleniyor.
Sokak içinde sıkışan araçlar ne ileri gidebiliyor ne geri.
Tarif ettiğimiz sokaklar buna rağmen bir türlü tek yöne dönüştürülmüyor.
Daha ne bekleniyor anlamak mümkün değil.
Galiba...
Sokakta sıkışıp kalan sürücülerin boğaz boğaza girmeleri birilerinin hoşuna gidiyor...

,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,