Büyükşehir Belediyemiz Park Bahçeler Müdürlüğü’nün sokak canlarımıza armağan ettiği köpek kulübelerimiz ülke çapında tanındı, beğenildi. Bu bağlamda çok sayıda farklı şehirlerdeki can korumacılardan çok güzel mesajlar alırım yıllardır.

Elbette bu güzel, övgü dolu mesajlar beni de çok mutlu edip kıvanç duymama vesile olur. O güzel kulübelerden bir tanesi de evimin önünde. Konulduğu günden beri içi hiç boş kalmadı, hatta bazen nöbetleşe sırayla yattı canlar. Bu, güzel ve güzel olduğu kadar huzur verici bir durum. Ama benim daha çok sevindiğim farklı bir olguya aracılık eder o minik evcikler; oradan geçen, anne, babalarının ellerinden tutan küçük çocuklar, uzaktan, kulübelerin albenisine çok güzel yanıt verirler. İzlerim onları mutlulukla, minicik ellerin, ebeveynlerinin ellerinden nasıl kurtulup kulübenin yanına koştuklarını, eğilip içine baktıklarını, orada o saatte yatan bir canı görürlerse sevinçle ellerini çırptıklarını, dönüp anne babalarını oraya çeke çeke getirip, kıvrılmış, huzurla uyuyan köpeği gösterdiklerini seyrederim. İçim yine, yeniden umutla ısınıverir o anda. Geleceğimizi emanet ettiğimiz o güzel çocuklar iyi, duygulu, duyarlı, sevgi dolu fertler olacaktır çünkü, buna emin olurum.

Genelde çocukların tavırları bu şekilde olur, anne babalarının çoğunluğu da onları destekler şekilde davranır. Çok enderdir çocuklarını oradan uzaklaştırmak isteyenler.

Ve gençler; onlar, çoğunluğu, o canların başlarını okşamadan ve bazıları da yakınlardaki marketten mama alıp beslemeden ayrılmaz oradan.

Elbette gönül ister ki kentin tüm evsiz canlarının böyle evcikleri olsun, başları okşansın, önlerine mamalar konulsun. Ama şartlar buna çok olanak sağlamamakta. Soğuk kış şartlarında, bu tür kulübesi olmayan canları en azından aç bırakmayarak, içlerini sıcak tutmaksa bizlerin asli görevi olmalı diye düşünmekteyim.