Sen kızakla Porsuk nehrinde kızakla kaydın mı?
Sorusuna “kaydım” diyorsan, bizim dönem arkadaşlardansın.
O ilk okul günlerinde Bakır telden yaptığımız arabaların dili olsa da anlatsa...O arabalarımızla mühendislik ve desinatörlük eğitimi aldığımızı şimdi anlıyoruz.
Telden araba yapıp gezdirdiğin o günleri tekrar hatırlattığım için mutlu oldun mu? O zaman söyle bakalım “alt mı, üst mü?” Dediğimde ne demek istediğimi anlarsın. Sütlü şekerlere sarıldığı kağıtlarla oynanan oyunun adıydı timbo! Birden kırka kadar olan “Hayvan resimleri” serisiydi. 40 numara Aligatro yani timsah resmî olan kağıttı. Ayı, kurt, su aygırı, zürafa, aslan, kaplan.....
Biz o kağıtlardan hayvanların isimlerini öğrenmiştik. Oyun oynarken hayvan isimlerini bize öğretmişlerdi. Peki el becerimizi nasıl geliştirdik. Bakır telden araba yaparak öğrendik. Şimdiki çocuklara nasıl anlatacağım bu telden arabaları! Önce bakır telden iki teker ve o iki teker telle birleştirilirdi. Tam ortasından kullanıcının boyuna göre uzunan tel direksiyon şekli ile tamamlanırdı. Parası olanlar bu bakır telleri renkli rafyayla sararlardı.
Bizim ellili yılların tüm oyunları akıl yürütmeye dayalı oyunlardır. Okul defterlerinin kenarlarını motiflerle süslerdik, en güzel süslemeleri de kız arkadaşlarımız yapardı. Bilmeden bir çok eğitim aldığımızı sonradan öğrendik. Gelelim tahtadan araba yapımına.... o ara aları yapmakta üstümüze yoktu. İşin en zor yanı dört teker bulmaktı. Sonra iki üç arkadaş o tahta arabayı yapardık. Sonrada mahalledeki annelerin kurduğu teneke turşuları lehime götürme işi bizim tahta arabayla yapılırdı. 25 ya da 50 kuruş kazanırdık. O paraylada timbo şekeri alırdık. Şekeri çok mu tatlıydı? Onu bilmem ama bizim arkadaşlıklarımız çok tatlıydı. Öyle değil mi şeker Ali.