“Eğitimde başarıya ulaşmanın yolu, çağdaş ve bilgiyle donatılmış, adalete inanmış ve uygulamış öğretmenlerle olur.”

 

Diyeceksin, sonra Türkiye genelinde, “Manevi Danışman” adı altında kaç imam, müezzin, vaiz atayacaksın? Bu manevi danışmanlara ‘ne’ danışılacaktır. Okullarımız da: Din Kültürü ve Ahlak öğretimi, ve öğretmeni yok mu? Var.

İlk ve orta öğretim kurumlarındaki okullarda Din Kültürü ve Ahlak öğretimi zorunlu dersleri arasında yer alıyor mu? Evet. O zaman manevi danışmana ne gerek var?

Dünyada adaletin ve yasaların uygulandığı ülkelerde, eğitim her zaman başarılı olmuştur.  Din dediğiniz şey adalet değil midir? Tüm dinler adaletle yönetilmeyi savunur. Adaletin olmadığı topluluklarda çürüme; önce ailelerden, sonra okul ve cevreden başlar. Dünya düzeninde güçlü bir adalet sistemine sahip topluluklar her konuda başarıyı yakalamışlardır. Adalet, öncelikle kendi içindeki adaletsizliği düzeltmediği sürece, adil bir eğitim sisteminden söz etmemiz mümkün değildir..

Adını sürekli duyduğunuz efsane “Köy Enstitüsü”, Türkiye'de ilkokul öğretmeni yetiştirmek üzere 17 Nisan 1940 tarihinde kurulmuştur. Tamamen Türkiye'ye özgü olan bu eğitim projesi kapatıldığı 1954 yılına kadar Köy Enstitülerinde 1.308 kadın ve 15.943 erkek olmak üzere toplam 17.251 köy öğretmeni yetişmiş ve eğitim ve öğretimin yurdumuzun en ücra köşelerine kadar götürmüş, sadece öğrencileri değil o köyün insanlarını da eğitmiştir.

O zaman şöyle diyebiliriz: Eğitim. Eğitim. Eğitim. Çağdaş ve bilimle desteklenmiş bir eğitim sisteminin dışında sistem aramak cehalete davetiye çıkarmaktan başka bir işe yaramaz.