AK parti içinde kavga ve çekişme var.
Daha düne kadar milletvekilleri arasında yaşanan kavganın boyutu artık yönetimlere kadar sirayet etmiş vaziyette.
***
CHP içinde kavga ve çekişme var…
Özellikle belediye başkanları arasında yaşanan huzursuzluğu sağır sultan bile duymuş durumda.
***
İYİ parti içinde kavga ve çekişme var.
3 yıl önce kurulan, 6 bin üyesi olan partide 5 il başkanı değişmiş, parti içinde en az 6 ayrı gurup oluşmuş.
***
Sonuç olarak her üç partide de kavga ve çekişme yaşanıyor.
Her üç partide yaşanan kavga ve çekişmenin boyutu ve etki alanı her geçen gün genişliyor.
***
Partilerin içinde yaşanan bu kavga ve çekişmelerin bana göre tek sorumlusu; il başkanlarının ta kendisi!
Zira…
Yeni atanmış olması nedeniyle her ne kadar İYİ parti il başkanı bu tespitin şimdilik dışında kalsa da, AK parti ve CHP il başkanlarının ortaya koydukları yönetim anlayışı, partilerinin içinde yaşanan kavga ve çekişmeyi bitirme yerine daha da körüklüyor.
Çünkü…
Birilerinin desteği ile seçilmiş olsalar da, üstlendikleri görev nedeniyle tarafsız ve taraflara da eşit mesafede olması gereken, hatta taraflar arasında köprü vazifesini üstlenmesi gereken her iki partinin il başkanı, kavgayı bitirme yerine kavganın resmen tarafı oluyor.
Hal böyle olunca da kavga gürültü bir türlü son bulmuyor.
Şöylesine bir gerçek var;
Kavgada, kavgayı ayıracak birileri yoksa o kavgada her iki tarafın da darbe alması kaçınılmazdır.
Kavgayı ayırmak yerine kavganın tarafı olan il başkanları ise o kavgada darbelerden en az kavgaya tutuşan taraflar kadar nasibini alır.
Ortalığın dağılması da cabası…
İŞTE CHP İLE AK PARTİ ARASINDAKİ FARK!
Varsayalım AK parti düşüncesini taşıyan, parti çevresinde sevilen, sayılan, değer verilen, aynı zamanda ciddi bir mesleki örgütün başkanlığını üstlenmiş önemli bir isim var.
Zamanında cesurca çıkışları olmuş, sergilediği bu duruş nedeniyle AK partililerin gönüllerini fethetmiş bir isim olsun bu…
Hatta bu kişinin ismi partinin gelecekteki muhtemel genel başkan adayları arasına bile konuşulur hale gelmiş olsun.
Birden ne oluyorsa bir şeyler oluyor bu isme!
Kahramanı olduğu AK partinin aleyhinde konuşmaya, eleştirmeye başlıyor.
Sadece bunu yapsa iyi…
Bugüne kadar göstermiş olduğu duruşun tam tersine CHP ağzı ile konuşmaya başlıyor.
***
İşte; tüm bu yaşananların ardından CHP bu ismi önemli bir göreve getirse ne olur biliyor musunuz?
Partnini içinde adeta kıyametler kopar.
Sade üyeden milletvekiline kadar ne kadar CHP’li varsa bu duruma haklı olarak tepki gösterir.
“Partiye emek vermiş bir ton adam varken ömrü bizi eleştirmekle geçmiş bir ismin böyle bir göreve getirilmesi de neyin nesi?” der ve aleni biçimde hesap sorar.
***
Şimdi bu anlattığımızın tam tersi bir durum yaşandı.
Yıllarca CHP’ye yakın bir isim olan hatta bir ara genel başkanlık için adı geçen Metin Feyzioğlu, CHP’yi önce eleştirmeye başladı ve sonra da resmen AK parti saflarına katıldı.
Önceki gün de yıllarca eleştirdiği AK parti iktidarı tarafından KKTC’ye Büyükelçi olarak atandı…
Normalde AK partililerin bu atamaya tepki göstermesi lazım.
Fakat bakıyoruz, parti içinde hiçbir tepki olmadığı gibi, partililerin çoğu yapılan bu atamayı onaylıyor.
Hiçbir partili çıkıp “partiye o kadar emek vermiş insan dururken ömrü bizi eleştirmekle geçmiş birinin Büyükelçi atanması da neyin nesi?” demiyor, diyemiyor…
***
Bana kalırsa bu durum CHP ile AK parti arasındaki en belirgin farkı da ortaya koyuyor.
Yine bana göre bu fark; CHP’de CHP’lilerin yanlışa “yanlış” diyebildiklerini, Ak partide ise ideolojik saplantının gerçeğin önüne geçtiği gerçeğini bir kez daha ortaya koyuyor…
FİYATI ARTMAYAN BİR TANE ÜRÜN BULAMADIK!
Bir arkadaş ortamında sohbet ediyoruz.
Sohbet sırasında içimizden biri “Bana zam görmeyen, fiyatı artmayan bir tane ürün söyleyin?” sorusunu sordu.
Bunun sorudan çok yaşadığımız hayat pahalılığına yönelik alışılagelmiş bir eleştiri olduğunu düşündük ister istemez.
Öyle ya; her birimiz sohbet esnasında hayat pahalılığını tarif etmek için “fiyatı artmayan ne kaldı ki?” şeklinde cümleler kurmuyor muyuz?
Bizlerin “Bana zam görmeyen, fiyatı artmayan bir tane ürün söyleyin?” sorusunu alışılagelmiş bir eleştiri gibi algıladığımızı fark eden arkadaş sorusuna açıklama getirme gereği duydu.
“Tamam, her şeye zam geldi. Ben gerçekten fiyatı artmayan, zam görmeyen bir ürün var mı diye merak ettiğim için soruyorum. Bir tane de olsa zam görmeyen bir ürün mutlaka vardır herhalde.” demez mi?
İlginç ama ortamdaki herkes cep telefonlarına sarılarak, çay kaşığından tutun da akide şekerine, gaz yağı lambasından düğmeye kadar akla gelmeyecek ürünlerin fiyat araştırmasına başladı.
Yaklaşık 20 dakika boyunca süren araştırma sonucu en azından bir yıl öncesine oranla fiyatı artmayan bir tek ürün bulunamadı.
Sonuç olarak, beş kişi geçen yıldan bu güne fiyatı artmamış olan numunelik tek bir ürün bulamadık.
Bir de siz düşünün isterseniz?
Fiyatı aynı kalmış, zam gelmemiş bir ürün aklınıza geliyor mu?