AK Parti Eskişehir'de başarılı sonuçlar alamıyor.
Parti kurulduğu günden bu yana Eskişehir'de yapılan hemen her seçimde ülke ortalamasının altında oy alıyor.
Dahası, her yerel ve genel seçimde oy oranı düşüyor.
Yine her yerel seçimde kaybettiği belediyelere yenilerinin eklenmesi de cabası...
***
Bunun bana göre tek nedeni, AK Parti ideolojisi ve yönetim anlayışının Eskişehirlilerin taşıdığı bazı hassasiyetler için tehdit oluşturması.
Yani...
Özgürlükleri kısıtlayacağı, sosyal hayata müdahale edeceği ve şehrin buna benzer kazanımlarını ortadan kaldıracağına dönük endişeler...
***
Eskişehir'de AK Parti'nin kemik oyu seçim kazanmaya yetmiyor.
Partinin yerel ve genel seçimleri kazanabilmesi için yukarıda bahsettiğimiz endişe duyan seçmeni ikna etmesi ve şehrin sahip olduğu hassasiyetler için bir tehdit unsuru olmadığını izah etmesi gerekiyor...
***
AK Parti, Eskişehir'deki seçimlerde başarılı olmak adına izah ve ikna yoluna gitmek yerine tam tersine yapılmayacak tek şeyi yapıyor.
***
Her seçimde karşı tarafa giden, özellikle merkez sağ ve milliyetçi görüşe sahip seçmen oylarını kendine çevirmek çabası yerine; stadyumdan Atatürk ismini kaldırmak için şehir halkıyla, aslında seçmenle inatlaşıyor...
***
İşte, AK Parti'nin bu inadı nihayet sonuç vermiş!
Eskişehir Stadyumu’na Atatürk isminin konulmamasını sonunda başarmışlar!
Tabii ki bu başarının AK Parti'ye bir faturası olacak!
Seçim sandıkları açıldığında faturanın bedeli de ortaya çıkmış olacak!
***
Muhtemelen bir seçim yenilgisinin daha ardından AK Partililer sonuçları masaya yatırıp “Eskişehir seçmenini ikna da edemedik, izah da edemedik” diye geçiştirecekler mağlubiyeti...
Hiçbirinin aklına “Atatürk'ün ismini sildiğimiz bu şehirde seçim kazanmamız zaten mucize olurdu” gerekçesi gelmeyecek!
USTA MANTIĞI DİYE BİR ŞEY VAR...
Avrupa ülkelerinden hangisine giderseniz gidin, bakın!
Ambulans 2 dakika geç gelsin ya da talep edilen bir hizmet yerine gelmesin, o insanlar kıyameti kopartır.
-“Ben vergi ödüyorum. Vergimi de zamanında ödüyorum. Siz de bunun karşılığında talep edilen hizmeti anında yapacaksınız.” diye bas bas bağırırlar.
Verdikleri verginin karşılığını anında almak isterler, anlayacağınız.
Alamadıklarında ise bulabildikleri her yere şikâyette bulunup işin peşini asla bırakmazlar.
***
O yüzden sözünü ettiğimiz ülkelerde işler anında yapılır.
Hiç kimse yapacağı işi savsaklayamaz.
-“Aman! Bir ara gider yaparım” demez diyemez.
-“Ben vergimi ödüyorum kardeşim!” diyen birinin şikayeti bile, yapması gereken işi anında yapmayana pahalıya mal olur.
Hatta işinden bile olur…
***
Bizim ülkemizde “Usta çalışma mantığı” diye bir uygulama vardır, herkesin bildiği.
Evinizde, bahçenizde ya da iş yerinizde yapılması gereken bir iş vardır, örneğin.
Bir usta gelir bakar, fiyat çıkartır.
-“Şu kadar günde bitiririm” der…
Çıkarttığı fiyatın bir bölümünü de peşin alır.
İlk gün gelir, bir şeyleri yerinden söker.
Zannedersiniz ki yaptırdığınız iş çabuk bitecek.
Fakat ertesi gün göremezsiniz o ustayı.
Sonraki gün ve günlerde de…
Aradığınızda “Acil bir iş vardı” der, geçiştirir.
3 günde bitecek iş 10 günde bitmez.
Kelimenin tam anlamıyla perişan olursunuz…
***
İşte bizdeki devlet işleri de “usta çalışma mantığından” farksızdır…
Devlete ve belediyelere vergiyi peşin peşin veririz ama sıra iş yaptırmaya geldiğinde karşımıza aynı usta mantığı çıkar.
Hakkınız olan hizmet ya başlamaz ya da başladığında bitmez.
-“Ben vergimi veriyorum kardeşim! Karşılığında bu hizmeti tam ve zamanında almam lazım” demeye kalksanız, “Ne yapalım, vergi veriyorsan! Bir tek sen mi vergi veriyorsun?” diye fırça yersiniz.
O yüzden…
Bizde devlet hizmetleri biraz usta mantığı çerçevesinde yürür…
Hizmet ya zamanında olmaz,
ya hiç olmaz,
ya da başlar ama tamamlanmaz.
TANITIMDA BİR SIKINTI VAR SANKİ...
Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’nin “Her Yaşa Açıköğretim” ismiyle başlattığı bir program var...
***
Başlatılan programın duyurusunu gördüm geçenlerde.
“2025 Aile Yılı kapsamında 60 yaş ve üzerindeki bireylere yüzde 60 eğitim desteği ile giriş sınavsız ikinci üniversite fırsatı” denilmiş duyuruda.
Altında da 28 önlisans, 20 lisans programı olduğu belirtilerek “Kaydolmak çok kolay” denilmiş.
***
Başlatılan programdan mutlaka faydalananlar olacaktır.
Ancak...
Programın duyurusunu ilk okuduğumda bana “Gel vatandaş gel... Batan geminin malları bunlar... Patron çıldırdı!” çağrışımı yaptı...
Tanıtımda bir sıkıntı var gibi sanki...