OKSİJEN gazetesinde M.Serdar Kuzuoğlu son gelişmelerin izini süren yazarlardan biri. Gazetenin 227’inci sayısında yeni bir haberi okuyuculara duyurdu: “Pekin üniversitesinden bir grup bilinci, dünyanın en hızlı ve en verimli tansistörünü üretti. Çip sektöründe yepyeni bir sayfa anlamına gelebilecek bu transistör, Intel ve TSMC gibi markalardan çok daha yüksek performansı. Daha az enerji harcayarak sağlıyor. En belirleyici özelliklerinden biri, endüstriyel standarda dönüşen silikon(silisyum) yerine laboratuvar ortamında üretilebilen ‘bizmut’ elementinin kullanılması”.
Yarı –iletken teknoloji insanlığın yaşamını derinden etkiliyor. Bir ülkeyi yönetenlerin gündeminde, yarı-iletken teknoloji ilk sırada değilse, o ülkede sağlıklı bir gelecekten söz edilemez. Sadece yönetenler mi sorumlu? Hayır! Toplum adına söz söyleyen, algı oluşturan, duygu geliştiren, düşünce üreten, hisleri harekete geçiren ve diğer ruh hallerimizi etkileyen herkes sorumlu.
Yazıyı buraya kadar okuyanların zihninde, bir önceki paragrafı “abartılı” bulanlar olmuştur.
Bugünün dünyasında yarattıkları “Çin faktörü” nedeniyle hepimizin yaşam biçimi ve yaşam tarzlarını etkileyen epey zamandır bu kadim ülkede olup bitenleri anlamaya çalışıyorum.
Hong Kong Star gazetesinde Varyag adlı Kuznostov tipi uçak gemisinin satın alınmasının, Ukrayna limanlarından çekerek Türkiye boğazlarını ve Suveyş kanalından geçirilerek Çin’e götürülmesini, bu süreçte alınan önlemleri, tershanede havuzlanan geminin eğitim gemisi haline getirilişinin hikayesini okuduysanız. Ve şimdilerde altıncı uçak gemisinin tamamlanmak üze olduğuna ilişkin malumatınız varsa…
Bilkent üniversitesinde Prof. Erdal Arıkan’ın “Polar kodları” kullanmasındaki problemi çözmesi, bunun mobil iletişimde 5G aşamasında Huawei’nin hikayesine etkilerinden haberdar iseniz…
Amerika’da “komünist önyargı” saldırılarından Çin’e dönmek zorunda kalan Qian Xueben’ nin yarattığı uzay programının geldiği ileri nokta ilgi menzilinizde ise…
Silikon-tabanlı çip üretiminin bizmut-tabanlı hale gelmesi ivedi ve önemli gündem maddeniz haline gelirsiz.
Önce, Prof. Duran Leblebici ve çevresindekilerin birikimine başvurarak, silikon-tabanlı çip üretiminde neleri kaçırdığımızı net olarak anlamalıyız. Bu, suçlu arayan bir yargılama değil, eksik ve yanlış anlamaya dönük sorgulama olmalı.
İkinci adım, hemen en az on kişilik bir uzman ekip kurularak, açık kaynaklardan bizmut- odaklı yarı iletken üretiminde ne yapılabileceğine ilişkin bir meta analizi yapılarak, elde sağlıklı bir durum değerlendirilmesi bulundurulmalı.
Üçüncü adım, bizmut-odaklı yarı iletken üretiminde ülkemizin olanak ve kısıtları net olarak tanımlanarak, gelecek beş yıl içinde nerede ve nasıl konumlandıracağımız tanımlanmalı.
Dördüncüsü, çalışmaların sonuçlarına göre bir “yarı-iletken üretiminde ülkemizin konumlanma planı” yapılmalı; yapılar, işlevler ve oluşturulacak kültür hakkında öngörme-önlem alma disiplini sağlanmalı.
Beşincisi de derhal bir gözetim-denetim mekanizması oluşturularak, etken ve edilgen kontrollerin geri-bildirimleri düzenli biçimde kamuoyu ile paylaşılmalı…
İş yapma tarzına yatırım yapanlar gelişiyor; pragmatizm ve popülizmin serabına kendini kaptıranlar ise ülkelerinin kaynaklarını çarçur ediyor. Biraz düşünmek, biraz araştırmak bu gerçekliği herkese kanıtlar. Aklı emanet etme konforundan kendini kurtaramayanlar, kendi kötülüklerini kutsal şallarla gizleme kurnazlığına kendini kaptırır… Unutmayalım: “ Kötülük asla çıplak gelmez, üstüne mutlaka kutsal şallar örter!”