Evet, Serhan Askerin hazırlayıp sunduğu "Görkemli Hatıralar" programı tam anlamıyla beklenmedik bir formatla, geçen hafta bir sürprizle Eskişehir'den gerçekleştirildi.
Zira daha önce yine Büyükerşenin konuğu olduğu ilk proğramda bir özellik vardı diyebiliriz. Onun "gıyıbi konuğu" da Eskişehirli bir başka ünlü;
-Sinema sanatçısı merhum Cüneyt Arkın'dı!.
Yılmas Hoca'nın "Eskişehir Lisesi'nden sınıf arkadaşı olan Cüneyt Cüreklibatur'u 3 saat en iyi Büyükerşen anar ve anlatabilirdi. Sözün kısası O programda "baş aktör" Cuneyt Arkın'dı. Elbet O'nu anlatmak da Yılmaz Hoca'ya düşerdi. Yani;
-Büyükerşen sırasını savmıştı!..
Ardından Serhan Asker, Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç ve Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt'a konuk olacaktı. Her ikisi de yine başarılı proğramlardı. Fakat bu 4.ncü proğram sürpriz oldu gerçekten. Nedeni de,
-Formatın, Yılmaz Hoca'ya veda yayını şeklinde değiştirilmiş olması...
İyi oldu, güzel de oldu!..
Şarkılarda da Hüzün vardı sanki!
Yaklaşık 3 saat devam eden yayında Büyükerşen'e eşlik eden üç konuk daha vardı. Bunlar, Eskişehir'e hizmet yarışında yoldaşlık eden Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt ve Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç.
Sonuncusu ise "Düne Güven Yarına İnan" parolası ile kendisinden görevi devralmaya hazırlanan;
-Büyükşehir Belediyesi Başkan Adayı Ayşe Ünlüce...
Serhan Asker kısa aralıklarla onlara mikrofon uzutsa da, doğal olarak;
-Yayında Başaktör Yılmaz Büyükerşen'di.
***
Kısa süreli de olsa yayında, izleyiciler arasında oturan iki konuk daha vardı. Kahraman Maraş deqremi felaket zedelerinden, sanırım Eskişehir'e göç etmiş biri kadın diğeri diğeri erkek iki kişi. Özellikle kadın olanı, yaşadıklarını gözyaşları ile anlatması, salona da sirayet edecek, gözyaşlarını tutamayanlar olacaktı.
-Hüznün ilk işareti gibi...
Bölümün bu kısmında Serhan Asker'in "Biraz da türkülerle, oyunlarla devam edelim" demesi boşuna değildi!..
Büyükşehir Belediyesi Senfoni Orkestrası'nın Türk Müziğinden uyarlanmış eserlerin yanı sıra, Çimen Yalçın'ın kendi sazları eşliğinde okuduğu eserlerde de bir parça "hüzün" saklı gibiydi sanki!..
Bu "veda hüznünü" Eskişehir halk oyunları ekiplerinin gösterileriyle giderilmeye çalışılması dahi...
Hüzünlü ama mutlu veda.
Son bölüm, hüznün doruk noktası gibiydi. Araya, usta gösteri sanatçısı Müjdat Gezen'in telefon bağlantısıyla katılması coşkulu alkışların nedeni oldu. Ne demişti Gezen;
"-Eskişehir'e Büyükerşen'in bir heykelini hediye etmek istiyorum."
Eyvallan büyük usta, yakışır!..
Eskişehirliler de gereğini yapacaktır.
***
Sonlara yaklaşıldığında karartılan salonda telefonlarının ışığını yakanlar görülmeye başlandı. Salondaki Işık gösterisi "Samanyolu" şarkısı şarkısı çalınmaya başladığında doruğa ulaşaktı. Neydi şarkının başlangıç sözleri?
-Bir şarkısın sen, ömür boyu sürecek...
O anlarda bendeki duygu seli de doruğa ulaştı. Derler ya "Önce yüreğim kabardı" diye. Bende de öyle oldu.
-İki damla gözyaşı ile birlikte!..
Salonda da aynı duygu seli. Bir yanda alkışlar, öte yanda gözyaşlarını kağıt mendillerle silmeye çalışanlar. İnanıyorum, görür gibi oluyorum;
-Ekran başında da pek çok izleyen de aynı durumda!..
***
Ekrandaki alt yazıda, sıkça "Eskişehir'den bir Yılmaz Büyükerşen geçiyor" lejandı veriliyor.
Evet, "geçiyor", bir dönem sona eriyor ama kapanış şarkısında vurgulandığı gibi;
-Bir şarkısın sen, ömür boyu sürecek!..
Üniversitede "son basamak" sayılacak kariyer ve oradaki yaratıcılığından sonra Eskişehir Büyükşehir Başkanlığında geçen (dile kolay) 25 yıllık başarılı hizmet yılları...
-Hangi faniye böylesine mutlu ve huzurlu veda nasip olurdu Yılmaz Hocam?
Ömrünce sağlıcakla kal, sağlıkla yaşa...