Efsaneye göre; Eskişehir'in üzerinde kurulduğu topraklar deniz altındaymış...
………..
Yine efsaneye göre, o zaman denizler ne kadar kabarırsa kabarsın, ne kadar delirirse delirsin, sular hep berrak, dalgaları köpüksüz olurmuş...
…………….
Bir dolunay gecesi deniz uykusundan uyanmış, gecelerin şehzadesi ay ile göz göze gelmiş. Aynı anda da birbirlerine tutulmuşlar…
………
Ne var ki "Biri yerde, biri gökte!" Kavuşmaları olanaksız…
………..
Ay ile denizin bu umutsuz aşklarına Tanrı kayıtsız kalmamış. Rengini aydan, yumuşaklığını denizden alan bir yavru armağan etmiş onlara...
………..
Sevgide çoğalan, eylemsizlikte yok olan bu yavru, denizköpüklerinden başkası değilmiş…
……….
Gün olmuş, denizler kurumuş…
………
Yerini şu anda üzerinde bulunduğumuz verimli topraklara bırakmış…
……..
Ve ak köpükler, o büyük sevgiyi dünya durdukça yaşatacak ak taşlara dönüşmüş…
………..
Dünyayı sevgiyle ören Yunus'un da yetiştiği topraklarda bulunduğu için, bir adı da "sevgi taşı" olmuş…
………..
Sevginin, hoşgörünün kenti, Eskişehir’de bulunan…
……….
Lületaşının öyküsü bu...
…………..
Ve Eskişehir son yıllarda en huzurlu ve güvenli kentler arasında ilk sıralarda yer alırken…
………………
Şimdi de mutlu ve zeki insanların yaşadığı şehir olarak öne çıkıyor…
…………
Çünkü Eskişehirlilerin yüreğinde ‘Sevgi Taşı’ eksik olmuyor…
……………………
ARAP VE YAHUDİ
Yaşlı ve zengin bir Arap’ı hastaneye kaldırmışlar. Acil ender bulunan taze kana ihtiyacı varmış…
………………..
Yahudi’nin birisi kan vermiş ve adamı kurtarmışlar. Arap hayatını kurtaran Yahudi’ye minnettar olmuş. Hediye olarak son model bir arada ve 1 milyon dolar vermiş…
………..
Bizim yaşlı Arap yine hastalanmış. Yahudi’ye haber vermişler. Hemen gelmiş, kan vermiş…
…………….
Arap bu sefer Yahudi’ye teşekkür notu ile bir kutu Şam baklavası göndermiş…
…………….
Buna şaşıran Yahudi telefon açıp bunun nedenini sormuş. Arap ‘Yaaa Habibi, gözümün Nur’u… Benim de damarlarımda artık Yahudi kanı var’ demiş…
………………..
İsrail, Gazze’de binlerce kişiyi öldürüyor, soykırım yapıyor…
…………….
Arapların sesi çıkmıyor…
…………..
Anlaşılan Arapların çoğunda yukarıdaki hikayede olduğu gibi Yahudi kanı bulunuyor…
…………………….
NOSTALJİ:
1920’li yıllar, Eskişehir İstasyon civarı…
…………………
GÜNÜN SÖZÜ:
…………………..
TEMEL’İN KÖŞESİ
Tren
Temel trenle İstanbul’a gelmiş. Trenden inmiş, bakmışlar yüzü sapsarı. ‘Ne oldi?’ diye sormuşlar. Temel ‘Uy ters koltuğa oturdum. Midem bulandı’ demiş. Arkadaşları ‘Karşı koltukta oturana söyleseydin, yer değiştirseydin’ deyince Temel ‘Aklıma geldi ama karşımdaki koltukta kimse oturmuyordu’ demiş…