3-4 sene evvel Türkiye tarihinin en büyük doğalgaz rezervi keşfinin Karadeniz'de gerçekleştirildiği açıklanmıştı. Daha sonra yeni keşifler ve rezerv revizyonlarıyla birlikte rezerv miktarının 710 milyar metreküpe, rezervin uluslararası piyasalardaki karşılığının ise 1 trilyon doları bulduğu söylendi. Hatta araştırma gemisinin Karadeniz’e doğru açılırken sahilden Cumhurbaşkanının gözleri nemli el salladığını da anımsar gibiyim… Seçimlerden hemen önce ilk Türk arabası diye lanse edilen TOGG marka araba şehir şehir gezdirilirken, necip halkımızın sevinçten tekerleklerini öptüğünü de bu gözler bizzat gördü… Bu kez yerel seçimler öncesi Amerikan şirketinden 55 milyona bilet alıp uzaya gittik. El füzesiyle uzaya gitmek hiçbir şeyi değiştirmez, iktidar partisinin görkemli projelerinden biri daha olarak tarihte yerini aldı bile. Önemli olan olgu değil, yarattığı algıdır. Dikta özentisi iktidarlar egemenliklerini sürdürmek için çeşitli ütopyalara sarılırlar. Amaç yaslandığı kitlenin bilincine kalkmamak üzere oturmaktır…
Sayın Meral Akşener’in zamanındaki bazı siyasal cinayetlerin mertçe işlendiğini talihsizce belirtmesi yıllardır biriktirdiği bilinç altının saklanamayan dışa vurumudur. Bir zamanlar işlenen siyasi cinayetlerle Bahriye Üçok, Musa Anter, Muammer Aksoy, Çetin Emeç, Abdi İpekçi, Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı, Turan Dursun, Hrant Dink gibi daha ismini burada yazmayı unuttuğum birçok laik, solcu ve aydınlanmacı insanın mertçe katledilmesinden bahsediyor. Ancak zamanında siyasal cinayetlerin ve sağ-sol çatışmalarının tarafı olan Ülkü Ocaklarının başkanlığı yapmış bir genç adamın katledilmesini ise kahpece işlenmiş bir cinayet olarak nitelendiriyor. Oysaki adı üzerinde tüm cinayetlerin kahpece olduğu bilinen bir gerçeklik. Toplumsal bilinç gibi kişisel bilinçlerde hangi ağlarla örülmüş ve yapılandırılmışsa reaksiyonunu da ona göre veriyor. Oluşturduğumuz bilinç gün geliyor kendimizi ele veriyor…