20 Şubat tarihli Sözcü'de yazmış Deniz Zeyrek, "Adı Bahtiyar" başlıklı yazısında; çok duygulanarak okudum makaleyi. Bir mutluluk hikayesi anlatmış bizlere.
Hikayenin kahramanı, terk edilmiş, artık işi bitmiş, başında kürekle darp yaraları olan, kulakları kesik, belli ki artık sürüde korumacılık görevini yerine getiremeyen yaşlıca bir köpek.
Kars'ın Susuz ilçesinde iki yıl öncesinde başlamış hikaye. Köpeğin dişleri dökülmüş, yaşlılıktan göz kapakları gözlerini örter hale gelmiş.
Ama işte, yaşlılık her canlı için ne kadar zorsa bu köpek için de zor, zordan da öte olmuş. Çünkü sahipleri tarafında dövülerek kapının önüne bırakılmış. Farklı bir yerden, o ilçeye görevle gelen bir kamu çalışanı Hasan bey - ki hayvan sevgisiyle herkese örnek olan bir güzel insanmış kendisi- bu zavallı masum cana da duyarsız kalamamış, lojmanın bahçesinde korumaya almış, karnını doyurmuş, başını okşamış, çektiklerine inat adını " Bahtiyar" koymuş.
Bahtiyar ilk kez o zaman "kuyruk sallamış" kurtarıcısına, Hasan beyin kucağına atlayıp sevgi ve minnetini göstermiş. Bahtiyar son derece uysal bir canmış; sokak kedileriyle çok güzel dostluklar kurmuş, onların, sırtına çıkıp uyumalarına hiç ses etmemiş tersine hoşuna gitmiş.
Ancak bu güzellik Hasan beyi mutlu etmeye yetmemiş çünkü o can gibi daha pek çok terk edilmiş yaşlı, bebek köpekler varmış çevrede.
Güzel insan kolları sıvamış, Belediye başkanından yardım talep etmiş, Başkan Oğuz Yantemur'a " bir yer yapalım" demiş, "öyle bir yer olsun ki, özgürce dolaşabilecekleri, karınlarının doyabileceği, sevenlerinden başka kimselerin girmeyeceği, trafik kazasının olmadığı, soğuklarda donmayacakları kurtların kapamayacağı bir yer olsun" demiş.
Niyet iyi, gönüller bir olunca bulunmuş böyle bir yer; Cilavuz köy Enstitüsü'nden kalan bir ahır onların cenneti olmuş. Başlangıçta okulun yemek artıklarıyla doymuş canlar. Hasan bey başkana sormuş, "okul kapanınca ne olacak, paramız yok!". Başkan Yantemur , "olsun umudumuz var, aç bırakmayız" demiş.
Ve sonrası tam bir mutluluk hikayesi: "Cilavuz Şefkat Evi" ismiyle sosyal medyada hesapları olmuş; can severler, korumacılar onlardan haberdar olmuş böylece. Korumadaki canların sayısı zaman içinde 100'ü geçmiş ve kısırlaştırmalar başlamış.
Bahtiyar ve Hasan bey, elbette sorumlu belediyecilik anlayışının en güzel örneğini sergileyen bir başkanla birlikte, inanılmaz güzellikte bir güzel projeye imza atmışlar. Bahtiyar'ın zaman içinde Keftar ve Tello isimli iki yaşlı dostu da olmuş.
İşte böyle bir mutluluk hikayesini aktarmış bizlere Deniz Zeyrek. Şimdi sizlere soruyorum; ülkemizin her köşesinden, bizlere böyle güzel insanların gayretiyle ulaşacak başka Bahtiyarlar hikayeleri gelmez mi? Gelse iyi olmaz mı?
Neden olmasın? Biraz gayretle, biraz sevgi cömertliğiyle olur elbette..