Avrupa Parlamentosu Genel Kurulu'nca (7 Mayıs, No.98) kabul edilen 2023-2024 Türkiye Raporu, Türkiye'ye yönelik çarpıtılmış, önyargılı ve asılsız iddialar içermektedir. Terör örgütlerine ve varlık nedeni Türkiye karşıtlığı olan gruplara propaganda alanı sağlayan bir kurumun, ülkemizdeki siyasi dinamikler, dış politikamız ve Cumhurbaşkanımızın Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ziyareti hakkındaki asılsız değerlendirmeleri kabul edilemez.
Parlamento'nun Strazburg'daki Genel Kurul oturumunda onaylanan “2023-2024 Türkiye Raporu, No: 98, 7 May 2025, Regarding the European Parliament’s 2023-2024 Report on Türkiye” ile ilgili olarak "Türkiye'nin Avrupa Birliği süreci dondurulmuş halde kalmalı" başlıklı açıklamasında, “Milletvekilleri, Türkiye'nin üyelik süreci dondurulmuş olsa bile, bu süreci canlı tutmanın başlıca nedeninin Türk toplumunun, özellikle de Türk gençlerinin, demokratik ve Avrupa yanlısı arzuları olduğunu vurguluyor" denilmiştir.
367 oyla kabul edilen raporda, Türkiye'nin mevcut hükümetinin demokratik gerileme eğilimlerinin, AB üyeliği için gereken kriterleri yerine getirmediği vurgulanmıştır.
Milletvekilleri, AB üyeliği için belirlenen kriterlerin tartışmaya açılamayacağını belirtmişler, Türkiye'deki demokratik standartlardaki bozulma ile muhalif seslerin baskılanması konusunda endişelerini dile getirmişlerdir. Üyeler, Türkiye'nin AB üyeliği için gerekli olan istikrar, demokrasi, hukukun üstünlüğü, insan hakları ve azınlık haklarının korunması gibi temel koşulların yerine getirilmesi gerektiği üzerinde durmuşlardır.
Bu kriterler, stratejik çıkarlarla ya da müzakerelerle değiştirilemez. Ayrıca, son dönemde Türkiye'deki barışçıl protestoların sert bir şekilde bastırılması ve protestoculara yönelik toplu davalar, Parlamento tarafından kınanmıştır. Ekrem İmamoğlu'na yönelik saldırıların, iktidarın seçimlerde meşru bir rakibi engellemeye yönelik politikalar olduğu açıklanmıştır.
raporda, Türkiye'nin AB için stratejik ve jeopolitik önemine de vurgu yapılarak, Karadeniz, Ukrayna ve Orta Doğu gibi kritik bölgelerdeki artan etkisiyle Türkiye'nin NATO müttefiki olduğu, güvenlik, ticaret, ekonomi ve göç alanlarında AB ile yakın ilişkiler kurduğu, açıklanırken, demokratik gerileme ve AB dışı dış politika uygulamalarının ilerleme sağlanmasına engel olduğu belirtilmiştir.
Karar; 367 lehte, 74 aleyhte ve 188 çekimser oyla kabul edilmiştir. Bu durumda Avrupa Birliği ile Türkiye arasında 2018 yılından bu yana durma noktasına gelen üyelik müzakerelerinin mevcut koşullarda yeniden başlaması mümkün değildir. Raporda, “Milletvekilleri, Türkiye’nin üyelik süreci dondurulmuş olsa bile bu süreci canlı tutmanın başlıca nedeninin Türk toplumunun, özellikle de Türk gençlerinin, demokratik ve Avrupa yanlısı arzuları olduğunu vurguluyor” denilmiştir.
Avrupa Birliği ile Türkiye arasında 2018 yılından bu yana durma noktasına gelen üyelik müzakereleri, mevcut koşullarda yeniden başlamayacaktır. Avrupa Parlamentosu’nun Türkiye Raporu ile ilgili açıklamasında, “Milletvekilleri, Türkiye’nin üyelik süreci dondurulmuş olsa bile bu süreci canlı tutmanın başlıca nedeninin Türk toplumunun, özellikle de Türk gençlerinin, demokratik ve Avrupa yanlısı arzuları olduğunu vurguluyor” denilmiştir.
2023-2024 Türkiye Raporu, 7 Mayıs’ta 367 lehte, 74 aleyhte ve 188 çekimser oyla Avrupa Parlamentosu Genel Kurulu’nda kabul edilmiştir. Avrupa Parlamentosu’nun “Türkiye’nin AB süreci donmuş halde kalmalı” başlıklı açıklamasında, milletvekillerinin Türkiye’nin jeopolitik ve stratejik öneminin hükümetin demokratik anlamdaki gerilemesini telafi edemeyeceğini ve AB üyelik kriterlerinin müzakereye açık olmadığı belirtilmiştir. Türkiye’nin Avrupa Birliğine üye olması konusunda çok sayıda, makale, araştırma, yayın yapan, DPT’da “Avrupa Birliği Dairesi”ni kuran (son Genel Müdür, şimdiki Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’dır) bu konuda çok sayıda yayını olan, Türkiye’nin AB üyesi olmasının çok zor olacağını bilen biri olarak tüm kriterler yerine getirilmiş olsa bile, Türkiye’nin AB üyesi yapılmayacağını açıklamak isterim. Avrupa Birliği’nin genişleme sürecinde Türkiye yok sayılmış, AB bu süreçte Türkiye’ye BOBON kriterlerini uygulamıştır. BO: Bizden Olanlar, BON: Bizden Olmayanlar. Bu kapsamda değerlendirildiğinde, Türkiye hiçbir zaman Avrupa Birliği’ne üye olarak alınmayacaktır. Çünkü Türkiye, AB açısından “BON” kapsamındadır.