AK partinin 2002 yılından itibaren yapılan seçimlerde Eskişehir için yaptığı milletvekili listesi birbiriyle benzerlik gösteriyor.
Şöyle ki; hemen her seçimde liste başına, partide tanınan, genel merkeze ve Erdoğan’a yakın olan isimler, Eskişehir listesinin başına konuluyor.
Hatırlarsanız 2002 seçimlerinde genel başkan yardımcısı ve parti kurucusu olan Murat Mercan, 2007 seçimde Kemal Unakıtan, 2011-2015 ve 2018 seçimlerinde de Nabi Avcı Eskişehir liste başı olan isimlerdi.
***
Listenin ikinci sırası ise Eskişehir’de siyaset yapan isimlerden seçiliyor.
Nitekim Salih Koca ve Harun Karacan partinin Eskişehir listesinin ikinci sırasından ikişer kez milletvekili seçilen isimler oldular.
***
AK Parti son üç seçimdir Eskişehir milletvekili listesinin üçüncü sırasına da bir kadın aday koyuyor.
Nitekim Ülker Can bir kez, Emine Nur Günay da iki kez listenin üçüncü sırasından milletvekili seçildiler.
***
Hal böyle olunca AK partinin önümüzdeki seçimlerde yapacağı Eskişehir milletvekili listesinin de yine bu şablonda olacağı beklentisi ağırlık kazanıyor.
Yani…
Liste başına partide tanınan etkin bir isim, ikinci sıraya Eskişehir’de siyaset yapan şehrin tanıdığı bir aktör, üçüncü sıraya da bir kadın aday konulma olasılığı bir hayli fazla.
***
Bu durumda… 
Malum olduğu üzere Eskişehir’in çıkarttığı milletvekili sayısı 7’den 6’ya düştü.
Bu düşüş sonrası AK partinin Eskişehir’den çıkartacağı maksimum milletvekili sayısının da 2 olacağı ve ilk sıraya da dışarıdan bir isim geleceği tahmin edildiğine göre, şehirde parti içinde siyaset yapan sadece bir isim milletvekili olma şansı bulunuyor.
O da ikinci sıraya konulur ve AK parti Eskişehir’den 2 milletvekili çıkartacak oyu alabilirse…
Eğer liste yukarıda anlattığımız şablonda olursa, Eskişehir’de siyaset yapan ve ikinci sıraya konulan o şanslı isim bakalım kim olacak?

**********

İLKOKUL ÖĞRENCİSİ BİLE SINIF BAŞKANINI SEÇİYOR AMA…
Apartman yöneticisini o apartmanda ikamet eden ev sahibi ya da kiracılar belirliyor.
Yandaki apartmanda oturan birinin ne müdahale etme hakkı var ne de oy kullanma hakkı!
***
Mahalle muhtarını o mahallede ikamet eden seçmenler belirliyor.
Komşu mahallede oturan birinin seçime dahil olma hakkı yok!
***
Kahveciler Odası başkanını, odaya üye olan kahvehane sahipleri tespit ediyor.
Mobilyacının gelip “Başkan şu olsun” deme şansı bulunmuyor!
***
İlköğretim okullarında bile sınıf başkanı o sınıfta öğrenim gören öğrencilerin oylarıyla belirleniyor.
Yan sınıfta okuyan öğrenci bile diğer sınıf için oy kullanamıyor.
Okul müdürü bile “Sınıf başkanı şu olsun” diyemiyor!
***
Oda, Dernek, Kulüp, STK, aklınıza gelen her türlü mesleki örgütün başkanları üyeleri tarafından seçimle belirleniyor.
Dışarıdan biri “Şu olsun-bu olsun” diyemiyor.
***

Belediye başkanları ve milletvekilleri bile il ve ilçe sınırları içinde ikamet eden seçmenler tarafından belirleniyor.
***
Ama gelin görün ki koca koca üniversitelerde görev yapan öğretim üyeleri rektörlerini seçemiyor!
Oturduğu apartmanda yöneticiyi, üye olduğu mesleki örgütte başkanı, gönüllü olarak içinde bulunduğu STK’nın yöneticilerini belirleyen öğretim üyeleri, çalıştıkları üniversitelerin başkanı olan rektörleri belirleyemiyor.
Kimin rektör olacağı tepede belirleniyor.
İşin tuhaf tarafı; hangi kriterler baz alınarak atandığını bilemediğimiz rektörlerin bazıları, yine atamayı yapan makamlar tarafından görevden alınmak amacıyla istifa ettiriliyor.
Sizce de anlamsız bir durum değil mi?
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,

TREN GÖZ GÖRE GÖRE KAÇTI…

Bundan yıllar önceydi…
Eskişehirspor büyük bir maddi sıkıntı içine girmiş, yöneticiler tesisler gelirken futbolcuların yemesi için kahvaltılık falan getirmeye başlamıştı.
Kulüp başkanlığı Ali Çelikoğlu’nun üzerine kalmış, o da işin içinden çıkabilme adına çırpınıp duruyordu.
***
Bir saban, Büyükşehir Belediyesinin önünde görmüştük kulüp yönetim kurulunu.
Büyükşehir belediye başkanı Yılmaz Büyükerşen’i ziyaret etmek ve yardım istemek için gelmişlerdi belediyeye…
Bazı yöneticiler “Doğrudan yardım isteyeceğiz. Vermezse de ağzımıza geleni söyleyip çıkacağız. Şehrin takımına bu denli sahip çıkmazlık olmaz ki!” diye kendi aralarında konuşmaya başladılar…
Kendi kendimize “Herhalde ziyarette hararetli tartışmalar yaşanacak” diyerek takılmıştık peşlerine.
***
Büyükerşen son derece iyi karşılamıştı Eskişehirspor yönetimini…
Kulübün çok zor durumda olduğunu söyleyip yardım isteyen başkan ve yöneticilerini dinledikten sonra da “Bakın şimdi çocuklar!” diyerek başlamıştı anlatmaya:
-“Önce şuna açıklık getireyim. Benden yardım değil para istiyorsunuz. Ben bu parayı size vermem, veremem. Birincisi, yasal engeller olduğu için veremem. İkincisi de bu şehirde yaşayan herkesin parasını, kulübün milyonlarca lira borçla dolu dipsiz kuyusuna atmak istemem. Ama benden para yerine yardım istiyorsanız o başka” demişti…
***
Bazı yöneticilerin “yardımdan kastınız ne?” sorusu üzerine de anlatmaya devam etmişti:
-“Bakın bu iş dernek statüsü ile yürümez. Hemen bir şirket kurun. Biz belediyeler olarak size elimizden gelen yardımı yapalım. Neler yapacağımız konusunda hiçbir öngörünüz yok. Örneğin belediyeler olarak temizlik ihalelerine ciddi paralar ödüyoruz. Bu işi kuracağınız şirket ile siz üstlenin. Araçları da biz verelim. Yine kuracağınız şirket imar alanlarında kira geliri getirecek mülklerin sahibi olsun. Bu iş taşıma suyla dönmez. Dernek statüsüyle bu işi götüremez, şirketleşmiş kulüplerle asla baş edemezsiniz. Bakın Çinliler başta olmak üzere çoğu ülke yatırımcısı futbola el attı. Satın almak ya da ortak olmak için Türkiye’de kulüp arıyor her biri. Tek şartları var, satın alacakları ya da ortak olacakları kulübün şirket statüsünde olması”
***
Bu konuşmanın ardından yönetimi uğurlamıştı makam odasından…
Ziyarete girerken “Ağzımıza geleni söyleyeceğiz” diyen yöneticiler, Büyükerşen’i dinledikten sonra belediye binasından çıkarken “Adam haklı arkadaş!” demeye başlamıştı bile…
***
Aradan yıllar geçmesine rağmen Eskişehirspor bir türlü şirketleşmeyi başaramadı.
Özellikle Eskişehirspor süper lige çıktığında ne yapılıp edilip bu şirketleşme meselesi halledilmeliydi.
O zaman kulübün hisse değeri de vardı.
Bugün artık şirket kurulsa da faydası yok.
Tren göz göre göre kaçtı!
Eğer bugün Eskişehirspor böylesine kötü bir durumdaysa, kabahat kesinlikle ortam müsaitken şirketleşme adına parmağını bile kıpırdatmayan dönemin başkan ve yönetimlerindir!