Sokak maçından sonra bizim evin kapı önünden 
“Anne” diye seslendim.
Biraz bekledikten sonra annemden ses geldi.
“Ne var oğlum?”
Anne bize ekmek verir misin?
“Kaç kişisiniz?”
Üç kişiyiz. Nezih, Feridun.
“Bekleyin” dedikten sonra bize ekmeğine mis gibi kokan domates salçası sürülmüş üç dilim ekmeği pencereden uzattı!
O tat hala ağızımızdaki hatıralar arasında bazen kendini hatırlatır. Kalkıp ekmeğime domates salçası sürerim. Tadını merak ettiyseniz söyleyeyim. O arkadaşlarım yanımda olmadığı için hiç tadını alamıyorum? 

Garip geldi değil mi? Pencereden nasıl verdi diye? Evlerimiz tek katlıydı o zamanlar. 1950 yılları, Hoşnudiye mahallesi Mahmut Pehlivan caddesinde oturuyoruz. Doktorlar Caddesi Kanatlı A.V.M o zamanlar un fabrikasıydı. 

M.P.caddesine doğru ilerlediğiniz de Kanatlıların Bahçeli iki katlı evleri ve devamında tek katlı evler vardı. Karşı tarafta Porsuk nehrinin kıyısında ise bahçeler vardı. Vişne, armut, kayısı, zerdali, dut, Kısaca her türlü meyve mevcuttu. Bahçe sahibleri tanıdık olduğu için gidip isterdik. Biraz yaşlı olanlar, “bize de toplarsanız olur” derlerdi. Bizler de ağaca çıkar hem yerdik hem de verdikleri sepet veya kovaya  meyveleri doldururduk. Sokağımızda herkesin ayak işlerini yapardık. Bazen aldığımız şeye karşı bahşiş olarak beş ya da on kuruş verirlerdi.

İşte size zamanda seyahat! Beş dakikada yarım asırdan çok zaman yolculuğu yaptım. Anlattıklarımı hayal ederek o günleri yaşadım. Bu günkü halimle o günleri yaşamak, değerlendirmek ne güzel bir duygu. Hele de ilk aşkınızı yaşadığınız o zamana yolculuk yapabildiyseniz sizden mutlu zaman yolcusu olamaz! Görüntülüsünü rüyalarda yaşamak istemez misiniz?