“Ormanlar yanıyor, Oteller yanıyor, Anızlar yanıyor, Fabrikalar yanıyor.
Hemen her gün televizyon kanallarını açtığınızda bir yangın haberi çıkıyor karşınıza.
Özellikle son günlerde yurdun dört bir yanında çıkan orman yangınları adeta canımızı yakıyor.
***
Çıkan yangınların büyük bir bölümü ihmal ve tedbirsizlik...
Hal böyleyken...
Yangına sebep olacak etkenlerin ortadan kaldırılmasına yönelik yoğun tedbirler peş peşe alınırken.
Hala, eğlencelerde ve düğünlerde birbiri ardına havai fişeklerin atılıyor olmasına bir türlü anlam veremiyorum...
***
Yangınlarla yandığımız şu günlerde, şu düğünlerde atılan havai fişeklerin yangına neden olabileceği hiç kimsenin aklına gelmiyor mu?
Hiç olmazsa şu aylarda, yangınlara neden olacak havai fişeklerin atılmasını yasaklamak kimsenin umurunda değil mi?
Hiç temenni etmeyiz ama düğünlerde atılan bir havai fişek olası bir yangına neden olursa, bu yasağı bugün düşünmeyenler, hep yaptıkları gibi “Pardon” diyerek bunu geçiştirecek mi?”
***
Bu yazıyı 1 Temmuz günü bu köşede kaleme almışız.
Aradan 10 gün geçmiş, yasaklama kararının hala neden alınmadığını sorgulayan bir yazı daha yazmışız.
O günden bu yana bir türlü alınmadı yasaklama kararı...
***
Önceki gün Beykoz'da bir şahsın attığı havai fişekten ormanlık alanda yangın çıkınca İstanbul Valiliği megakent genelinde havai fişek, meşale gibi yanıcı ve patlayıcı maddelerin satışını ve kullanımını 28 Ekim'e kadar yasakladı. Yasağa uymayanlar hakkında yasal işlem uygulanacağını açıkladı.
İstanbul Valiliğini Yalova Valiliği takip etmiş ve o da şehir genelinde havai fişek ile yanıcı ve patlayıcı maddelerin satışını ve kullanımını yasaklamış.
***
Eskişehir'de, üstelik en feci orman yangınını yaşadığımız şehirde henüz bir yasaklama kararı alınmadı.
Bu satırları kaleme aldığımız saatte bile şehrin çeşitli yerlerinde birbiri ardına havai fişekler atılıyordu.
Hiç temenni etmeyiz ama havai fişek, yanıcı ve patlayıcı maddelerin atılması sonucu bir yangın yaşamayız.
Umarız...
İstanbul ve Yalova'nın aldığı yasaklama kararı Eskişehir'de de biran önce alınır...
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
ŞU REZİLLİĞE NEDEN BİR TÜRLÜ SON VERİLMEZ?
Son günlerde sürekli benzeri şikayetler alıyoruz…
“Bana ait arsamın üzerine getirip inşaat hafriyatı dökmüşler.” ya da “Sokağımızda bulunan boş arsaya inşaat atıkları atılıyor” gibi yakınmalar geliyor peş peşe.
***
Bunun yanı sıra, gün geçmiyor ki İlçe ve Köy yollarının kenarlarına, mesire alanları yakınlarına ve ormanlık alanlara hafriyat döküldüğü şikayetini almayalım.
***
Sonuç olarak…
İnşaat yapan, evinde tadilat gerçekleştiren, dükkanında-iş yerinde tadilat yapan, çıkan inşaat atıklarını boş bulduğu yere döküp gidiyor.
Genellikle de, yakalanma korkusuyla bu dediğimiz boş arsalara hafriyat dökme işlemi gece geç saatlerde yapılıyor.
***
Öyle ki; Arsalarına dökülen hafriyatı temizlemek için sürekli para harcamaktan bıkan arsa sahipleri, sırf bunu engelleyebilmek için bekçi çalıştırmaya, boş arsalarını bekçi ile korumaya başlamışlar.
Netice olarak...
Belediyenin gösterdiği hafriyat dökme alanına para ödememek için en yakın boş arsayı gözüne kestirenler, inşaat atıklarını göz önünde ne kadar yer varsa acımasızca döküyor.
Ve siz bir sabah kalktığınızda, yanı başınızdaki boş arsanın, yol güzergahı üzerindeki alanların, yürüyüş yaptığınız mesire ve ormanlık alanların bir anda inşaat hafriyatları ile dolduğunu görüyorsunuz.
***
İşin kötü tarafı; dökülen o inşaat atıkları belediyeler kaldırıncaya kadar atıldığı yerde öylece duruyor.
Bu duruma artık bir son verilmesi lazım…
Artık; geceleri boş arsalara inşaat atıkları dökenlerin belirlenmesi ve yakalanması için özel ekipler mi kurulur…
Ya da…
Boş arsalara inşaat atıkları dökenlere ağır cezalar getiren yönetmelikler mi hazırlanır bilemiyoruz…
Ama bu işin artık bir şekilde sona erdirilmesi, bu konuda üç belediyenin ortaklaşa bir mücadele yöntemi belirlemesi gerekiyor.
Aksi takdirde; şehir içinde, hafriyat döküm alanından daha çok miktarda hafriyatla yaşayacağız…
***
Not- En son Muhsin Yazıcıoğlu bulvarında bulunan bir arsadan büyükşehir belediyesi park yapımında kullanmak için toprak almış. Toprak alınan yerr anında hafriyat atıklarının döküldüğü yer haline gelmiş. Söz konusu yer her gün binlerce aracın gelip geçtiği ve rezil heriflerin yarattığı rezilliği gördüğü bir yer...
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
SİYASETTE BENLİK HASTALIĞI...
Bazı insanlar, halka hizmet etmenin sadece makam sahibi olmakla mümkün olacağını düşünüyor.
Hatta…
Bazı insanlar, hizmetin ancak kendileri o makama geldiğinde olacağını zannediyor.
Böyle düşündüğü için de siyaseti makam sahibi olmak ya da siyaseten geldiği makamı korumak için yapıyor.
***
Dahası…
Aynı insanlar koltuğu bir tek kendilerinin hak ettiğini düşünüyor
Egoları adeta tavan yapmış durumda.
Her şeyin kendileri ile başlayıp, kendileriyle son bulacağı gibi sığ bir düşüncenin esiri olmuşlar neredeyse.
İşte bu yüzden günümüzde tartışmalar hep isimler üzerinden yapılıyor.
Yıllardır üzerinde durulan isimlerin hep aynı isimler olması da belki de bu yüzden…
***
Belki de bu yüzden “Siyaset” dediğimiz hizmet alanı her geçen gün “Herkesin kendi bildiğini okuması” haline geliyor.
Akıl, Bilim, Proje, Beklentiler, İhtiyaçlar hak getire…
-“Ben varsam hizmet gelir, ben yoksam hizmeti rüyanızda görürsünüz” tavrıdır bugün siyasette var olan bütün sıkıntıları yaşamamızın nedeni.
-“Hizmeti ancak ben yaparım” diyenlerin, hiçbir şey yapamadığı gibi var olanları da berbat etmesine rağmen, makamını koruma adına hala “Ben” diye ısrar etmesidir.