İl kongrelerinden sonra büyük kongre de bitti.
Sanırım; kapanma zamanı geldi.
Maviler sarı oldu, sarılar turuncu, turuncular kırmızı.
Ama uygulama yapılmadı.
Her şey bittiğine göre; o can sıkıcı, insanları bunaltıcı, ekonomiyi çökerten, esnafa yeter artık dedirken önlemler geri gelecektir.
****
Biri bize anlatsa da öğrensek.
Bu kongreler daha az sayıda insanla yapılsaydı daha iyi olmaz mıydı?
Ülkenin dört bir yanından 7 ayrı bölgesinden gelen binlerce partili sıfır sosyal mesafe ile aynı yerdeydi.
Büyük kongre yapıldı, bitti.
Şimdi; katılımcılar illerine dönecekler.
Umarım; toplum sağlığı yönünden ciddi sorunlar yaşamayız.
****
Yakın çevremizden sıkça hastalık haberleri alıyoruz.
Kimi hastanede, kimi evinde.
Kimisi, komşumuz, kimisi dostumuz, kimisi akrabamız.
Bir an önce sağlıklarına kavuşmalarını bekliyoruz.
Hasta olana ziyarete gidilir.
Bunu bile yapamıyoruz.
Gerçekler böyle iken; toplumda bu rahatlık nereden geliyor merak ediyorum.
Kendinizi düşünmüyorsanız, en azından evinizdeki insanları dostlarınızı ve akrabalarınızı düşünün...

 

**********

Bizim marşlarımız

Sakallarımız değil.
Saçlarımız uzundu.
Doğruyu, yanlışı bilecek kadar aklımız yerindeydi.
Beynimizi kimseye kira vermemiştik.
Yanlışı söylerdik.
Kimseye biat etmezdik.
Öyle; ideolojik söylemlerle işimiz olmazdı.
Vatanımız, milletimiz, bayrağımız ve ulu önderimiz Atatürk en önemli değerlerimizdi.
Hiç bir zaman laf söylemedik.
Söyletmedik...
***
İstiklal marşımızı göğsümüzü gere gere söyledik.
Andımızı okurken, üzerine basa basa "Ne Mutlu Türküm." diye seslendik.
Eskişehir Yalçınkaya Marşını, Dumlupınar Marşı, İzmir Marşı, 10 yıl Marşlarından ayırmadık.
Eskişehir Marşını söylerken;
"Eskişehir Eskişehir yalçın kaya sarp yeri.
Kalelerden çok kuvvetli içindeki askerleri.
Annem beni yetiştirdi bu vatana yolladı.
Teslim etti al sancağı Allaha ısmarladı.
Biz bu yoldan döner isek, namus bize ar olsun..." diye haykırdık...