Ege’nin incisi, kıymetli İzmir’imizde yaşanan deprem faciasında enkaz altında kalan kendi cinsimiz dışındaki canların kurtarılma çalışmaları, vicdanlı herkesi mutlu etti. Sadece insan hayatına değil kedilerin, köpeklerin de yaşama haklarına değer verildiğinin görülmesi gözler yaşarttı. İzmir bu konuda da örnek oldu açıkçası. Gönlümüz bir daha böyle bir afet yaşanmamasından yana, ancak deprem ülkesi olduğunuz gerçeğinden hareketle bunun çokta olası olmadığını biliyoruz. Yapacağımız, tüm canlıların bu afetlerden sağ salim çıkması için devlet olarak, fert olarak gerekli tedbirleri almamız, kaderci olmamamızdır.
     Yakın zamanda kaybettiğimiz güzel insan, can dostu gazeteci yazar Bekir Coşkun’la 2012 yılında gazetem Sakarya’da yaptığım söyleşinin son bölümünü paylaşıyorum:

Bekir Coşkun’u uğurlarken (3)
La Fonten masallarını küçüklere önerir misiniz?
-Yani dikkat etsinler, başları derde girebilir.
5199 sayılı hayvan hakları yasası sizce canları yeterince koruyor mu?
-Şimdi onu düzeltmeye çalışıyorlar galiba. Sanatçılar, özellikle Ediz Hun, Ajda Pekkan, İstanbul barosu, bütün bunlar yoğun çaba harcıyorlar. Yani bunlar düzelecek şeyler. Önemli olan insanların yüreğindeki yasa.
Çok haklısınız. Ben de aynı düşüncedeyim. 
Ülkemizdeki hayvan korumacıların yeterince etkili olabildiklerini düşünüyor musunuz?
-Hayır, Bir araya gelemiyorlar. Hayvan severlerin bir huyu vardır, hep birbirleriyle kavga ederler. Hayvanları mı kıskanıyorlar birbirlerinden anlayamıyorum ben de.
Dağ taş hayvan dolu halbuki
-Evet evet, yahut ta hayvan severlerin ortak karakteri mi  acaba agresif olmak? Çünkü hayvanları, kendi çocukları, bebekleri olarak görüyorlar. Bir hayvan öldürüldüğünde çocuğu öldürülen bir annenin agresif psikolojisi midir onlara hakim olan bilemiyorum.
Çok güzel tesbit etmişsiniz. Aynı görüşteyim.
Eskişehir’e, can severlere bir mesajınız var mı?
-Eskişehir senede üç dört defa geçtiğim yol üzerinde. Ben araba kullanmayı çok severim. Arabamla tatile, Cunda’ya gidip gelirken geçerim ve her geçişimde  bayılırım ben Eskişehir’e, çok severim. Huzur şehri Eskişehir.  Bu sene iki defa geldim Eskişehir’e. Orada kendimi çok mutlu hissettim. Bir yazı yazdım, “Yüreğim Hep Eskişehir’de Kaldı” diye. Ben Eskişehir’deki hayvan seven dostlarıma şunu söylüyorum. Eskişehir, değişimin, Türkiye’de sahtekarlıkla değil  gerçek anlamda kentin, kentteki yaşamın, kentteki değişimin sembolü oldu. Yeni bir şehir yaratıldı. Eskişehir yepyeni bir şehir oldu. Aynı örneği hayvan haklarında da bize bir gösterseler, o zaman biz de yazıp çizelim biraz Eskişehir’i.
Yılmaz Hoca’mızdan bir şeyler bekliyoruz
-Evet..
İçimde hep bir köylü vardır demişsiniz bir söyleşinizde. Köyden kente göç edenler hayvana çok zulüm ediyorlar, onlarla yaşamak istemiyorlar genelde. Neden?
-Çünkü bunlar köylü olduklarından mutlu olan insanlar değil. Kendileri köylülüğü zül kabul ediyorlar. Halbuki ben gurur duyarım köylülüğümle. Köşeme aldım nasıl köylü olduğumu.
Bunlar kedi, köpek, eşek gördükleri zaman köylü oldukları akıllarına geliyor, onun için kızıyorlar onlara…
Çevreci, hayvan sever, müzikle iç içesiniz. “Herkesin bir arka bahçesi vardır, orayı kimse göremez. Benim de bu bahçede kimselerin bilmediği gizli yanlarım vardır” demişsiniz. Bir tanesini bizimle paylaşır mısınız?
-Mesela kıskancım ben. Çok kıskancımdır ama hiç belli etmem. Sevdiklerimi kıskanırım, daha iyi yazanları kıskanırım, bir köpek çağırdığımda bana değil de öbürüne giderse kıskanırım, ondan sonra tabiî ki karımı kıskanırım.. Böyle işte..Çok kimse bilmez bunu, hiç belli etmem.
Cunda’ya yerleşmek istiyorum demişsiniz.
-Bu son senem, gidiyorum artık. Bırakacağım. Yazı yazmayı filan da bırakıp gideceğim.
Kitap yazacağım orda. Hayvanlarla ilgili, çocuklarla ilgili, belki benim kendi yaşantımdaki anılarla ilgili kitap falan yazarım. Şimdi ben artık bu medyada.. Bu medya bize göre değil.
Bizi istemiyor bu medya. Onun için gitmek zorundayız aslında.
Köşe yazarlığını bırakacaksınız yani?
-Bırakacağım, evet. 
Kitap yazmayı ama?
-Kitap.. Kitap yazacağım..
Kitaplarınız da aynı zevki verecektir mutlaka köşe yazılarınız kadar.
Çok Teşekkür ederim.