Kişinin kıymeti dilinin altında ve kaleminin ucunda gizlidir. Onu söz ve yazı
açığa vurur. Dilin kemiği yoktur ama bir vuruşta öldürdüğü insan çoktur.
“Öyle güçlü olun ki, dünyanın hiçbir şeyi huzurunuzu bozmasın. Dostlarınıza değerli
oldukları duygusunu verin. Her şeyin en iyisini düşünün. Geçmişin hatalarını unutun
ve onlardan yararlanın. Neşeli davranın ve herkese gülümseyin. kuşkular karşısında
çok düzeyli, öfke karşısında çok olgun, korkular karşısında çok güçlü ve sorunlar
karşısında mücadeleci olun ki bu saydıklarımızla baş edebilin.” Christian Larson’un
bu sözlerden ders çıkararak yaşamla mücadele ederken dilinize sahip olursanız,
yaşamdan zevk alırsınız.
Dil bu, hem eğilir hem bükülür! Sen onun yumuşaklığına aldanırsan en efendi en
saygılı insanı bile öfkeliyken yerin dibine nasıl soktuğuna şahit olursun. Onun için
öfkeliyken ağzını açıp da o dili serbest bırakmayacaksın, bırakırsan da başına
geleceklere razı olacaksın.
Öncelikle öfkenize hakim olursanız, yaşam size her zaman gülümseyerek bakacaktır.
Öfkeliyken konuşma! Öfkeliyken konuşursan tamir ve telafi edilemeyecek yaralar
açarsın. Bu dil var ya bu dil. Öfkeliyken yaşamı yaşanmaz kılan tek organdır. Onun
için her olaya her kişiye gönül pencerenizden bakın, bakarken de dilinizi tutun!
Sevginin aşamayacağı hiç bir sorun yoktur. Onun için “Öfkeyle kalkan, zararla
oturur.” Ata sözünü aklınızdan hiç çıkarmayın. Hele de bu devirde!