Herşey bir kamyon şoförünün dediği gibiydi: Bir anda karşıma çıktı ne
yapacağımı bilemedim?
Kadınlardan söz edeceksek: Kadına hatun denir, bayan değil. Gönül verilir, akıl değil.
Kadın mahrem görülür, heves değil. Kadın suya benzetilir, alkole değil. Zemzemdir,
şarap değil. Bu yüzden hatuna kadınım denir, sevgilim değil. Bir kadın gerçekten
seviyorsa beni, kıyamaz yüzümdeki hüzne. Ben mutlu olayım diye feda edebilir tüm
geleceğini, gözü karadır zeytin gözlümün. Günün kutlu olsun.
Bazen arkadaşlarla bir araya geldiğimizde hal hatır sorarız; ‘iyiyim’ dediğimde ‘Hadi
lan ordan, sadece iyiymiş numarası yapıyorsun. Anlat derdini’ diyecek dosta ihtiyaç
duyuyor insan. Duyuyorsun da bu devirde öyle bir dost bulmakta zor! Meğerse çirkin
olmak bir nimetmiş. Çünkü birisi seninle konuşuyorsa görünüşün için değil, kişiliğin
için konuştuğunu bilirsin.
Sen sen ol basit insana değer verme, seni ezer; çünkü kendini vazgeçilmez zanneder.
Kişilikli insana değer ver. O senden değer gördükçe seni yüceltir. Çünkü seninle
değerli olduğunu bilir. Seninle bir şeyleri değiştirmeye çabalayan, hatasını görebilen
ve kendine yakışanı yapmaya gayret eden bu insanlara çok saygı duyuyorum. Bir
insanın karakterini hatasız olması belirlemez, yaptığı hatadan sonraki duruşu belirler.
O insanın ismini bilebilirsin, ama hikayesini bilemezsin. Yaptıklarını duyabilirsin,
ama yaşadıklarını göremezsin. Bana öyle geliyor ki, insanları yargılamada acele
ediyoruz. Ve en sonunda anlıyoruz ki; Çöle buzdan kale yapılmaz, sana kör olanla da
yola çıkılmaz. Dünyada her türlü insanla baş edebilirsin, önlemini alabilirsin ama
cahil ve nankör insanın ne yapacağını anlayamazsın.