Bir zaman önce Ankara’daki Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğünde şehrimizle ilgili çok önemli bir belge ile karşılaştım.

Belge, 31 Mart 1943 günü, TC Genelkurmay Başkanlığı Hava Müşavirliği antetli bir kağıda “Yüksek Başvekalete” hitabıyla yazılmıştı ve dönemin Genel Kurmay Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak’ın imzasını taşıyordu.

Mareşal’ın Yüksek Başvekalet’in yanı sıra Milli Müdafaa Vekaleti ve Hariciye Vekaletine de arz edildiğini vurguladığı belgede yer alan bilgi aynen şöyleydi:

Evvelce enterne edilen Amerikalılar tarafından Eskişehir’den kaçırılan Liberator tayyaresi, 30 Mart 1943 günü 6 uçucu Amerikalı tarafından Eskişehir’e getirilerek tayyare tugayına teslim edilmiştir.”

Konu, gerçekten çok ilginçti. Önce gazete arşivlerine bakma gereği duydum. 30 Mart 1943’ün öncesi ve sonrasın kapsayacak biçimde yerel ve ülke çapında yayınlanan gazeteleri inceledim. Bununla ilgili haber göremedim. Bunun üzerine, internet denilen uçsuz- bucaksız bilgi denizine daldım.

Konunun ilk izlerine, “Bir Hava Şehidinin 55 Yıl Sonra Bulunan Anıları” adlı blog sayfasında rastladım. Zülfikar Kaya adlı, 1962 yılında uçağı Toroslar üzerinde düşerek şehit olan pilot anılarını kaleme almış, ancak çocukları, bu anılara yazıldıktan 55 yıl sonra 2013 yılında ulaşabilmişlerdi.

Anılarda anlatıldığına göre, Ortadoğu’daki çeşitli havaalanlarından kalkan Amerikan Liberator bombardıman uçakları, Almanlara yakıt sağlayan Romanya petrol alanlarına saldırmışlar, ancak Almanların Messerschmidt savaş uçaklarının taarruzu karşısında kaçarak bir kısmı Türkiye’deki çeşitli hava alanlarına inmişlerdi. Bunlardan biri de Sakarya’nın Arifiye ilçesine indikten sonra tayyare tugayından gelen “uçucular” tarafından Eskişehir’e götürülmüştü.

Şehit pilot’un konuya ilişkin yazdığı bundan ibaretti. Ancak, konu ile ilgili daha ayrıntılı bilgiye “airturkhaber.com” adlı internet sitesinde yer alan Ahmet Ağaoğlu’nun köşe yazısından ulaşmam mümkün oldu. (http://www.airturkhaber.com/yazar.asp?yaziID=165)

Buna göre, 12 Haziran 1942’de toplam 13 Amerikan bombardıman uçağından 4’ü Türkiye’ye sığınmış, bunlardan üçü Ankara’ya, biri de Arifiye’ye inmişti.

Bu durum, belki de birinci dünya savaşındaki Yavuz- Midilli gemilerinin Rus limanlarına saldırması gibi, Türkiye’nin savaşa girmesine yol açabilecek sonucu yaratabilirdi. Ancak, savaşta taraf olmayı kesinlikle reddeden Türkiye, derhal uçaklara el koyulduğunu açıkladı ve mürettebatı “enterne” etti.

ABD’de siyasi krize yol açmamak için, uçakları Türkiye’ye bağışladığını açıkladı.

Ağustos 1942’de, dört uçak da Genelkurmay’ın emriyle Eskişehir’e getirildi. Uçaklara Türk bayrağı ve TSK’ne ait işaretler konuldu.

Bu uçaklardan adı Brooklyn Rambler olanı, 15 Aralık 1942 perşembe gün, herkes yemekte iken uçağa koşan Amerikalı personel tarafından kaçırıldı; Türk uçakları yakalayamayınca da Kıbrıs’a indi. Mareşal Fevzi Çakmak’ın Eskişehir’e dönüşünü resmi yazıyla duyurduğu uçak, işte bu uçaktı.

İngilizlerin elinde olan Kıbrıs’ta yapılan pazarlıklar sonucu uçak başka Amerikalı personel tarafından yeniden Eskişehir’e getirildi. Kaçıranlar ise iade edilmedi ve Mısır’a geçerek birliklerine katıldılar.

Diğer uçakların personeli de zaten birer ikişer kaçmışlardı.