Eskişehir’de yılbaşı her zaman biraz farklıdır. Sokaklar süslenir, vitrinler ışıldar ama asıl değişim insanların yüzünde olur. Porsuk’un kenarında yürürken, Adalar’da bir kafede otururken ya da Odunpazarı’nın taş sokaklarında gezinirken, şehrin kendine özgü o sakin ama umutlu havası hissedilir. Yeni yıl, Eskişehir’de sadece takvim yaprağının değişmesi değildir; bir durup düşünme, geride kalanı tartma ve ileriye dair sessiz bir dilek tutma zamanıdır.

Bu şehirde yılbaşı hazırlıkları abartılı değildir ama samimidir. Büyük şehirlerin telaşlı gösterişinden uzak, daha çok “birlikte olma” duygusu ön plandadır. Üniversite gençliği, esnaf, emekli, öğrenci… Aynı soğuk havayı paylaşır, aynı sıcak beklentilere sarılır. Bir simitçinin tezgâhında, tramvay durağında ya da bir çay ocağında geçen kısa bir sohbet bile yeni yıla dair ortak bir umudu taşır: Daha sakin, daha adil, daha huzurlu bir yıl.

Geride kalan yıl herkes için kolay geçmedi. Ekonomik sıkıntılar, artan hayat pahalılığı, belirsizlikler… Eskişehir de bundan payını aldı. Ama bu şehir, zor zamanlarda bile ayakta kalmayı bilen bir yer. Belki de bu yüzden yılbaşı gecesi, burada daha çok “umut” konuşulur. Yeni yıl, bir mucize beklentisi değil; küçük ama gerçekçi beklentilerin sembolüdür. Daha iyi bir gün, daha sağlıklı bir sabah, daha gülümseyen bir yüz…

Porsuk’un suları gibi ağır ağır akan zaman, yılın son gecesinde bir anlığına durur. Saatler 00.00’ı gösterdiğinde, havai fişeklerden çok insanların içinden geçen sessiz dilekler önemlidir. Kimisi yeni bir başlangıç ister, kimisi kaybettiklerini hatırlar, kimisi de sadece “aynı sofrada kalabilmek” için şükreder.

Eskişehir’de yılbaşı, büyük lafların değil küçük umutların gecesidir. Ve belki de bu yüzden en çok yakışan dilek şudur: Yeni yıl, bu şehre biraz daha huzur, biraz daha bereket ve bolca gülümseme getirsin.