Yılmaz Büyükerşen'in başkanlığını yaptığı 1979 yılında kurulan Eğitim Sağlık ve Bilimsel Araştırma Çalışmaları Vakfı (ESBAV) ve vakfa bağlı şirket faaliyetleri ile ilgili Devlet Denetleme Kurulu Başkanlığına bir ihbar dilekçesi veriliyor...
***
Verilen ihbar dilekçesinde, Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen hakkında, başkanı olduğu vakıfla ilgili çeşitli iddialar yer alıyor.
***
Devlet Denetleme Kurulu Başkanlığı bu ihbar dilekçesi üzerine, dilekçede yer alan iddiaları araştırarak bir rapor hazırlıyor.
Başkanlık raporunda, ileri sürülen iddialar (Vakıflar ile ilgili iddialar-8 madde, Şirketler ile ilgili iddialar-6 madde, Büyükşehir ve ESTRAM AŞ hakkındaki iddialar-23 madde) şeklinde, üç ayrı başlıkla sıralanarak Cumhuriyet Savcılığına gönderiliyor.
***

Bunun üzerine Cumhuriyet Savcılığı soruşturma başlatarak, “Hizmet Nedeniyle Görevi Kötüye Kullanma, 3628 Sayılı Kanuna muhalefet” suçu ile Büyükerşen ve 4 Vakıf yöneticisi şüpheli hakkında, 49 sayfalık bir iddianame hazırlıyor.
İddianamede ayrıca “Suçtan Zarar Gören” kurumlar olarak Anadolu Üniversitesi ve Kütahya Vakıflar Bölge Müdürlüğü yer alıyor.
***
Savcılığın hazırlamış olduğu ve şüphelilerin cezalandırılmasını istediği iddianame sonrasında yargılama başlıyor.
Bu arada ESBAV şirketine de kayyum atanıyor.
***
Şimdi yazının başına dönecek olursak...
Hazırlanan iddianamenin içinde son derece ilginç bir detay var...
***
Büyükerşen ve vakıf yöneticilerine açılan davanın, Devlet Denetleme Kurulu Başkanlığına verilen bir ihbar dilekçesi ile başladığını yazının başında belirtmiştik ya, işte o söz konusu ihbar dilekçesini 5.01.2021 tarihinde veren kişinin Hasan Hüseyin Burgaz isimli bir kişi olduğu ve isminin “Bilgi Sahibi” olarak geçtiği iddianamede bizzat yer alıyor.
***
Hasan Hüseyin Burgaz o tarihte, AK Parti İl Başkanı olan Zihni Çalışkan'ın Tanıtım ve Medya'dan sorumlu İl Başkan Yardımcısı olarak görev yapıyor.(Burgaz bir süredir AK Parti Milletvekili Nebi Hatipoğlu'nun halkla ilişkilerini yönetiyor)

***
Sonuç olarak...
Büyükerşen'in başkanı olduğu vakıfla ilgili iddialar, bu iddialar üzerine hazırlanmış bir iddianame ve bu iddianame doğrultusunda açılan ve devam da eden bir dava var...
Davanın ne şekilde sonuçlanacağına elbette mahkeme karar verecek.
Ancak...
Davanın iddianamesinde yer aldığı üzere, ihbar dilekçesini veren kişinin, o dönem AK Parti İl Başkan Yardımcısı olduğu detayı da en az dava kadar konuşulacak gibi...
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
1-555

2-449

BULAN BİZİZ AMA UYGULAYAN ONLAR OLDU...

Finlandiya 1970'li yıllarda Türkiye ile hemen hemen aynı görünüme sahip bir ülke.
80'li yıllarda özellikle eğitimde araştırmaya önem veriyor.
Köy kökenli bir siyasetçi Başbakan oluyor ülkede.
Hemen her bütçeyi yarı yarıya azaltıp, eğitime ayrılan bütçeyi dört kat arttırıyor.

Sağlık, askeri ve diğer bütçeler azaltıldığı için insanlar sıkıntı çekiyor.
Bu durum işte o başbakanın 95 yılında seçimi kaybetmesine neden oluyor.
Bunu anlayışla karşıladığını söyleyen başbakan "Bu yaptığımızı bugün anlamadınız ama ilerde ülkemizin eğitiminde nasıl değişim yaşandığını anlayacaksınız ve bana teşekkür edeceksiniz "diyor.
***
Gerçekten de dediği oluyor.
2000'li yıllar geldiğinde ve PISA ölçümleri yapılmaya başlandığında, eğitimde en başarılı ülkenin Finlandiya olduğu çıkıyor ortaya.
Tüm dünyadan Finlandiya'ya eğitim için gidilmeye başlanıyor.
Finlandiya 12 yıl üst üste eğitimde birinci oluyor.
Sonuçta 70'li yıllarda Türkiye ile aynı pozisyonda olan Finlandiya eğitimde gerçekleştirdiği bu reform sayesinde Türkiye'nin 4 katı milli gelire sahip bir ülke haline geliyor.
***
Peki, Finlandiya'yı eğitimde bu denli başarılı yapan yöntem neydi?
Buna kısaca "Yaparak Öğrenme" diyorlar.
İşin ilginç yanı, "Yaparak Öğrenme" nin ilk uygulandığı yer ise Anadolu toprakları.
Yani Köy Enstitüleri ile verilen eğitim.
Finlandiya resmen bizim Köy Enstitüleri eğitim sistemini alıp, geliştirerek eğitimde 1 numara oluyor.
***
Bugün için Finlandiya eğitimde liderliği Singapur ve Kore'ye kaptırmış durumda.
Peki nasıl kaptırdığına baktığımızda hem Singapur'un hem de Kore'nin eğitim sistemi modelini Finlandiya'dan alıp, daha da geliştirdiği çıkıyor ortaya.
Kısacası...
Eğitimde dünyanın en başarılı ülkelerine ilham kaynağı olan Köy Enstitülerinin eğitim modelini terk etti bu ülke.
O günden bu yana ülke eğitimi her geçen yıl daha da geriledi.
***
Gelinen noktada PISA sonuçlarında dibe vurduk.
Buna inanmayıp bir de kendi ülkemizde, kendi insanlarımızla araştırma yaptık.
Sonuç aynı çıktı.
Yani...
Dibe vuruşumuzu adeta tescilledik.
Bize ait olan ve eğitimde en iyi ülkeler örnek olan sistemimize biran olsun dönmek yıllarca aklımıza bile gelmedi.


Eğitim-14

,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,

BU SOKAĞA BİR ÇARE BULUNAMAYACAK MI?

İsmet İnönü Caddesi ile Yılmaz Büyükerşen Caddesini birbirine bağlayan Hacı Hüsnü Sokak.
Topu topu 6-7 metre genişliğinde bir sokak bu.
***
Tek tarafı zaten sokak boyunca araç parkı ile kapalı.
Geriye sadece sokak üzerinde bir aracın geçebileceği kadar bir yol kalıyor.
Ama gelin görün ki bu bir araçlık yol çift yönlü işleyen bir yol.
***
Tek bir aracın geçebileceği bir yol çift yönlü trafiğe açık olunca ne olur?
Tabi ki tıkanır değil mi?
Arkadan gelen araçların da konvoya karışması ile sokak üzerinde trafik çözülemeyecek şekilde kilitlenir değil mi?
İşte sözünü ettiğimiz sokakta tam da bu anlattığımız oluyor.
***
Söz konusu sokağın durumunu bundan önce de birkaç kez yazdık.
“Ya bu yolu tek yönlü işleyen bir hale getirin, ya da yolun bir tarafına boydan boya yapılan araç parklarının yapılmasını yasaklayın” dedik.
***
Hiçbir şey yapılmadı.
Fakat, sokağın halinden yakınmalar da kesilmedi.
Umarız bu defa bu uyarımız dikkate alınır da söz konusu sokağın büyük sıkıntısı bir şekilde ortadan kalkar...
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
Sokak-8