CHP 31 Mart 2024 yerel seçimlerinden birinci parti çıktı.
Var olan elindeki belediyelere, yıllardır alamadığı belediyeleri de ekleyerek büyük bir başarı elde etti.
***
CHP'nin, 400'ün üzerinde belediyeyi kazandığı seçimin hemen sonrasında kendimizce bir uyarıda bulunmuş, bu başarının CHP'nin iktidara yürümesi için büyük bir şans ve fırsat olduğunu, partinin bu şans ve fırsatı heba etmemesi gerektiğini ifade etmiştik...
***
Ardından da...
“Bundan böyle herkesin gözü CHP'li belediyelerin üzerinde olacak. O yüzden CHP'li belediyeler bundan böyle son derece dikkatli olmalı. En azından, iktidarı eleştirdikleri konularda, iktidarın başvurduğu yöntemlerin aynısını yapmamaya özen göstermeli. Zira, bu hem iktidarın eleştirilen uygulama ve yöntemlerinin temize çıkmasına yol açar, hem de iktidarın eline büyük bir koz verir” demiştik.
***
Hatta...
“CHP'li belediye başkanları bundan böyle kırmızı ışıkta dahi geçmemeli” diye bir benzetmede bulunmuştuk.
İşte, bu yazıyla aslında tam da, CHP'li belediyelerin neden olduğu, AK Partililerin de anında üzerine atladığı, Çifteler'de yaşanan benzeri olayları anlatmak istemişiz...
***
Olay şu efendim...
Büyükşehir belediyesi ile Çifteler belediyesi, Çifteler ilçesinde bir meydan yapmaya girişiyor, ilk iş olarak da meydan olarak düzenlenecek olan alanda bulunan ağaçlar kesiliyor...
Aslında olacak şey değil?
Ama oluyor işte...
Eleştirdiklerini illa kendileri de yapacaklar ya...
***
Sonra ne oluyor?
Ağaç, Çevre ve Doğaya bakışı bir defo olarak ortadayken ve bu hususta en son konuşması gereken AK Parti cenahından anında “Yıllardır bizi eleştiriyorsunuz. Asıl çevre katili sizsiniz” tepkisi gelince, neymiş; 19 ağaç ekonomik ömrünü tamamlamış da, bazılarının gövdesi kırılmış da, aslında en çok ağaçlandırma yapan belediyelermiş de flan filan...
Ona bakarsan, iktidar da 1 milyon ağaç kestikten sonra, “1,5 ağaç diktik” diye kendini temize çıkartmaya çalışıyor.
Senin bahanenin onunkinden ne farkı kaldı ki?
***
Şimdi o belediyelere ve başkanlarına sormak lazım?
O ağaçları kesince ne oldu?
Biz söyleyelim mi?
Söz konusu kesilen 19 ağaç da olsa, sonuçta rakibinizi eleştirdiğiniz ve suçladığınız bir davranış ve eylemin aynısını bizzat yaptınız işte !
***
O ağaçları keserek bir de ne yaptınız biliyor usunuz?
Havaalanı için, Köprü için, Otel için AVM için ormanların kesilmesini, doğanın tahrip edilmesini adeta resmi politikaları haline getirmiş bir partinin sözcülerine eleştiri alanı açmakla kalmayıp, bir de kendilerini temize çıkartma çabasına malzeme verip, zemin hazırladınız...
Kısacası, kaş yaparken resmen göz çıkarttınız!
Ne diyelim?
Valla böyle devam edin!
Gayet iyi yoldasınız!
Daha doğrusu, aynı yoldasınız!
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
HERGÜN, HER KONUDA VE SÜREKLİ KONUŞANLAR İÇİN STRATEJİK BİR DEĞERLENDİRME...
Medya, kamuoyunun şekillenmesinde ve kamuoyunun bilgilendirilmesinde kilit bir rol oynamaktadır. Bu bağlamda, sık sık basına demeç veren ve her gün bir konuda görüş belirten kişilerin (özellikle politikacılar, iş insanları ve düşünce liderleri) kamuoyundaki algıları ve stratejik önemi üzerinde durmak gerekmektedir.
***
Basına Demeç Vermenin Avantajları
Sık sık demeç vermek, bir bireyin ya da kurumun görünürlüğünü artırma açısından önemli bir strateji olabilir. Sürekli olarak medyada yer alan bir kişi, kamuoyunun dikkatini çekmeyi başarır.
***
Riskler ve Olumsuz Algılar
Ancak, sık sık basına demeç vermenin bazı riskleri de bulunmaktadır. Öncelikle, bu tür bir yaklaşım, "çok konuşan" imajını yaratabilir ve dolayısıyla bireyin alınan demeçlerin ağırlığını ve ciddiyetini azaltabilir. Sürekli olarak bir konuda demeç vermek, toplumda bu kişinin düşüncelerinin yeterince derin olmadığını veya olayları yüzeysel bir şekilde değerlendirdiği izlenimini yaratabilir.
Ayrıca, sık demeç verme durumu, zamanla eleştirmenler tarafından "popülist" bir yaklaşım olarak algılanabilir. İnsanlar, her konuya ilişkin sürekli bir görüş beyan eden bireylerin, kendi çıkarları doğrultusunda hareket ettiğini düşünebilir. Bu durum, toplumda bir güvensizlik yaratabilir.
***
Stratejik Denge
Başarılı bir kamuoyu oluşturma stratejisi, dengeye dayalı olmalıdır. Kamuoyunun dikkatini çekmek ve görünürlük sağlamak önemli olmakla birlikte, doğrudan ve derinlemesine bir analiz yapmak adayın veya konuşmacının saygınlığını artırma yolunda kritik bir adımdır. Bu noktada, doğru zamanlama ve mesaj dizaynı büyük bir öneme sahiptir. Belirli konuların daha derin bir şekilde ele alınması, güvenilirliğinizi artırabilir.
***
Sonuç
Sık sık basına demeç vermek, iyi yönetildiğinde önemli bir stratejik araç olabilir. Ancak, bu durumun olası riskleri ve olumsuz algıları göz önünde bulundurulmalı, her demeç arasında derinlemesine düşünülmeli ve analiz edilmelidir. Denge kurulmadığı takdirde, bir kişinin kamuoyundaki algısı istenmeyen bir yöne kayabilir. Bu nedenle, her birey ya da kurum, basınla olan ilişkisini dikkatlice yönetmeli ve yalnızca gerektiğinde, etkili ve anlamlı bir şekilde sesini yükseltmelidir.
***
Not-Yukarıda yer alan yazıyı birilerine mektup olması amacıyla yazmadık. O yüzden kimse peşinen üzerine alınıp, hayıflanmaya falan kalkmasın.
Buna rağmen “Bu yazı acaba bana bir gönderme mi?” diye düşünceye kapılanlar varsa da şu son bir ay içinde, hangi konuda ne kadar konuştuğunun bir listesinin çıkartıp, ondan sonra kararını versin!
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
KABUS YİNE BAŞLADI
Okullarda kayıt dönemi süreci yaşanıyor ya...
Yine kabus dolu günler başladı.
Çocuklarını özel okula verme durumu olmayan veliler, önce Öğretmen ve Okul bulma telaşına düştü.
***
Bunlar bulununca mesele tam anlamıyla çözülmüyor elbette.
Bulunan Öğretmenin görev yaptığı okulun olduğu mahallede bir adres bulunmasına sıra geliyor.
Yalvar yakar, eş dost araya sokularak mahallede bulunan bir eve adres taşınıyor.
Bunlar işin bürokrasi kısmı.
Sonrasında işin parasal kısmı geliyor.
***
Zira...
Okul kayıt için sağlam bir bağış parası istiyor.
Bağışın zorunlu olmadığını söylemeye kalktığınızda “Siz bilirsiniz” denilerek, o istnen bağış parası alınıncaya kadar kayıt yapılmıyor.
Her yıl aynı kabus yaşanıyor anlayacağınız...