Zamanın Padişah'ı vefat eden sadrazamının yerine yeni bir sadrazam seçmek için bir yarışma düzenler. Saray ve çevresinden baş vurular incelenir ve on aday Padişah'ın huzuruna çıkarılır.

Padişah'ın hemen önünde bir masa, masanın hemen önünde bir sandalye ve masanın üstünde on tabak ve on kaşık vardır. Padişah ilk yarışmacıya bu tabaktaki yiyecekten bir kaşık yiyerek lezzetini söylemesini ister. İlk yarışmacı tabaklardan birini önüne çeker, bir kaşık yiyeceği yer. Padişah sorar "Lezzeti nasıl" der. Yiyen aday "Lezzetlidir Sultanım" der. İkinci yarışmacı geçer. Padişah ona da sorar. O da "Çok lezzetli Sultanım" der. Böylece sıra onuncu yarışmacıya gelir. Onuncu yarışmacı tabağı önüne çeker ve düşünmeye başlar. Bir müddet geçtikten sonra Padişah yarışmacıya "Ne düşünürsün" diye sorar. Yarışmacı "bu bok nasıl yenir! Onu düşünüyorum Sultanım" dediğinde Padişah "Yarışmayı sen kazandın. Benim sadrazamım bir bok yemeden önce düşünmesini bilmelidir" der.

Şimdi bizi idare edenlerde önlerindeki sorunları hallederlerken çok iyi düşünmeleri gerekiyor. Karışmış olan "At iziyle, it izini" iyi ayırt etmeleri gerekiyor. Kendilerini beğendirmek için olmadık işlere kalkışmamaları gerekiyor. Önümüzde, (FETÖ) Fetullahçı Terör Örgütü'ne hizmet edenlerle bu örgütün işlerine bilmeden alet olmuş vatandaşlarımızı da aynı torbaya atıp yargılamamaları gerekiyor.

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sonrası birçok kamu kurum ve kuruluşunda yürütülen çalışmalar kapsamında 69 bin 779 personel görevden uzaklaştırıldı. Bu görevden alınan insanların eş ve çocuklarının durumları ne olacak? Bu insanlar maaş alamayacaklarına göre aileleri yaşamlarını nasıl sürdürecekler. Bu görevden uzaklaştırdığın kişileri hemen yargılamalısın Kİ arkalarında kalanlar yaşamla mücadele edebilsin. Mevlana ne güzel söylemiş

"Aklın varsa bir başka akılla dost ol da, işlerini danışarak yap."

Kendi başına karar alırken ya hislerin yada kinin senin adil karar vermeni engelleyebilir. Onun için vereceğin kararlarda başka akıllara da danış. Senin görmediğini o görüyor olabilir. "Konu ne olursa olsun, verdiğin 'üzüntü' ve aldığın 'ah' bir cam parçasından daha keskindir, dönüp dolaşıp üzerine basarsın." Hz. Mevlâna'nın bu sözleri size yol göstersin be cancağızlarım.