Onlar bizim mahallenin, bir zamanların efe erkek kedileriydi. Hiç yakalanmayan, vahşi, güzel bebeklerin çoğunun babalarıydı.
Neden bu isimleri koymuştum; mutlaka birisi Çirkin Krala benziyordu, diğeri ise oldukça iri cüsseli, gerçekten de kocaoğlan görünümündeydi diye düşünüyorum. Yaz, kış, soğukta, sıcakta, trafiğin içinde onca olumsuzluğa karşın, yüksek katlı sitelerin küçük arka bahçelerinde yaşamlarını sürdürdüler. Kedi soyunun tükenmemesi adına da sadece Mart aylarında değil, senenin hemen her ayında kavga dövüş üreme faaliyetlerine devam ettiler. Bütün bu zaman içinde her ikisi de birbirlerine hep rakiptiler doğal olarak. Birkaç erkek kediye karşı da sürekli mücadele içinde olduklarından, yüzleri özellikle de burunları o kavgalı gecelerin izleri, çentikleriyle dolu olurdu.
Son bir yıldır ara ara kaybolduklarını, uzunca süre bahçedeki beslenme odağına gelmediklerini fark ettim. Çirkin Kral'ın kuyruk tüyleri tamamen dökülmüştü. Yakalama olasılığı olmadığından, kaygıyla uzaktan izlemenin, çok sevdiği pişmiş dalağın en yumuşak kalın parçasını ve torpilli etleri ona vermenin dışında bir şey yapamadım.
Kocaoğlansa bahçeye uğradığında, yattığı yerden uzunca süre kalkmaz olmuştu ve neredeyse genç erkeklerin, dişilerin maskarası durumuna düşmüştü. Onun da, diğerinin de bu halleri beni üzüyordu. Ama işte yaşlılık böyle bir şey olmalı, doğanın kanunu diye düşünüp avunmaya çalıştım hep.
Uzun bir süre sonra baktım Çirkin Kral yine bahçede, yine gözü benim penceremde. Sıklıkla, daha güçlü beslemeye devam ettim, o da benim ilgime, sağlığının daha iyi görünmesiyle karşılık verdi.
Bir iki hafta sonra garip bir şekilde Kocaoğlan da onun yanında belirdi; artık kavga etmiyorlardı aksine kaderlerini paylaşıyorlardı.
Her iki kocamış kediyi birkaç ay o şekilde beslemeye, göz hapsinde tutmaya devam ettim. Sonra yine kayboldular; önce Çirkin Kral, hemen akabinde Kocaoğlan yok oldular..
Hep bekledim, hep umutlandım, yine öncekiler gibi gelirler diye avundum. Ama hayır, her ikisi de artık gelmedi, gelmeyecekler de. O son ziyaretleri hem bana vefa borcu ödeme hem de annemin hep söylediği gibi "son tayınlarını toplama" olmuş işte..
Şimdi başka genç, erişkin erkek kediler var onların yerinde. Yine bahçelerine sahip çıkan, büyük küçük demeden fareleri avlayıp, "görevimizi yerine getirdik" der gibi belli yerlere bırakan canlar..