Bir şey anlatacağımız zaman
“Adamın biri...” diye söze başlarız.
Ama o adamın nasıl birisi olduğunu siz okura bırakırız.
Siz nasıl bir insan tasvir ederseniz, adamınız o olur.

Adamın biri iş başvurusunda bulunmuş.
Bir hafta sonra telefonla görüşmeye çağırmışlar.
Adam, kat kravat görüşmek için şirkete gitmiş.
Biraz bekledikten sonra onu bir odaya alırlar.
Odada şirket yöneticisi ve iki yardımcısı vardır.
Adam, masanın önündeki koltuğa oturur.
Konuşmaların neticesinde şirket genel müdürü:

— Kaç yabancı dil biliyorsunuz? diye sorar.

— Arapça ve Kürtçe biliyorum, der.

Yönetici, yardımcılarına bakar.
Yardımcılar başlarıyla “olur” derler.
Yönetici tekrar adama sorar:

— Peki, şirketimizden beklentileriniz nedir?
Şirketimizden neler istiyorsunuz?
Sizi nasıl bir maaş tatmin eder?

Adam, işe alınacağını hissederek konuşmaya başlamış:

— Öncelikli olarak bir araba istiyorum, dediğinde
yönetici “olur” anlamında başını sallamış.

— Ayrıca oturduğum dairenin kirasını şirket ödesin.
Maaş olarak ayda 200.000₺'den aşağı bir maaş kabul etmem.

Şirket yöneticisi, adamı dinledikten sonra yardımcılarına bakar.
Onlar da “olur” anlamında başlarını sallarlar.

— Biz size son model bir Cherokee Jeep verelim.
Tarabya’da da bir villa.
Ayrıca biz, şirketimizde bu pozisyonda çalışacak arkadaş için
planladığımız maaş 300.000₺, der.

Adamın gözleri yerinden fırlar:

— Yapmayın canım... Şaka yapıyorsunuz, değil mi?

Şirket yöneticisi gülerek:

— Ama şakayı önce siz başlattınız.