Tarih tekerrürden ibarettir derler. Tarihten ders alınsaydı aynı olaylar tekrar ederrdi. Osmanlı İmparatorluğunun “Duraklama Dönemi” denilen dönemde yapılan yanlışlardan da ders almıyoruz. Okumayı sevmiyoruuuuuz bu kadar basit! Duraklama dönemi: Sokollu Mehmed Paşa’nın ölümüyle başlayıp, ilk kez büyük çapta toprak kaybı yaşanılan Karlofça Antlaşması’na kadar olan dönemin adıdır. Bu dönem de: Devlet Yönetimi bozulur ve ehil, liyakatli insanların yerini damatlar ve akrabalar alır. Eğitim de Enderun Mekteplerinin bozulması, Medreselerin bozulması ve eğitimin içine rüşvetin girmesiyle eğitim de sizlere ömür olur. Böyle olunca da Ordu ve Donanmanın bozulması da kaçınılmaz olur. Maliyenin idaresini de liyakatli ve ehil insanlardan alınca, geriye ne kalır? Bilim de dünya devletleri çağ atlamış, insan benzeri robotlar devreye girmişken bizler de pandemi nedeniyle okulları kapatmışız! Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, "Eğitimde asıl yük öğretmenin maaşıyla ilgilidir” diyerek eski Milli Eğitim Bakanı Emrullah Efendi’nin "Şu mektepler olmasaydı, ben bu maarifi ne güzel idare ederdim" demesi arasında büyük bir fark yok. Elbirliği ile çağdaş olmayan bir eğitim proğramıyla; eğitimi yaz-boz tahtasına çevirmişiz. Gelelim en önemli kurum olan Hazine ve Maliye’ye! Mali kararları bir şura (danışma heyeti) ile alırsanız yanılma payınız en aza düşürür ve kalkınma hamlesini başlatabiliriz ama biz ne yapmışız: “Çalışmadan, yorulmadan ve üretmeden, rahat yaşamak isteyen toplumlar; evvela haysiyetlerini, sonra hürriyetlerini daha sonra da istiklal ve istikballerini kaybetmeye mahkumdurlar.” ATATÜRK’ün bu sözlerinden ders almamışız.