Dikkat ediyor musunuz?
Son günlerde sık sık haber kanallarında, tatil beldelerinin boş olması ve otellerin müşterisiz kalması gibi haberler yer alıyor...
***
Hal böyle olunca insan ister istemez şunu sorguluyor:
“Niçin insanların tatil yapamayışı değil de, otellerin ve sahillerin boş olması daha çok ön plana çıkartılıyor.?”
***
Aslında bu sorunun arkasında oldukça güçlü bir sınıfsal bakış ve ekonomik öncelikler yatıyor.
Zira... Sahillerin boş, otellerin müşterisiz kalması gibi durumlara odaklanmak; tatilin bir hak değil de bir tüketim nesnesi veya ekonomik faaliyet olarak görülmesinden kaynaklanıyor.
***
Halbuki, tatil bir ihtiyaç olmaktan çok, bir "ürün" gibi pazarlıyor.
Bu bakış açısı da insanların tatil yapamamasından çok, bu "ürünün" satılamıyor olmasına odaklanmayı doğuruyor.
***
Otel sahibi, işletmeci ya da sahil esnafı gibi "gelir kaybeden" grupların sesi daha çok çıkıyor. Oysa ücretli çalışanların, emeklilerin, öğrencilerin neden tatile çıkamadığı gerçeği görünmüyor..
***

Geniş halk kesimlerinin tatile gidebiliyor olması, ekonomik bir başarı değil bir "istisna" gibi görülüyor. Dolayısıyla bu hakka ulaşamamak bir "sorun" değil, neredeyse normalleştirilmiş bir şey oluyor.
***

Sonuç olarak:
Tatil yapma imkanı bulamayıp, izinlerini bile evlerinde geçirmek zorunda kalan insanlardan çok, boş kalan sahillere ve otellere üzülmek, sınıfsal bir tercihi ortaya çıkartıyor.
Ve bu da mevcut ekonomik sistemin kime değer verdiğini, kimi görünür kılıp kimi görmezden geldiğini açıkça gözler önüne seriyor...

,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
Tatil-5
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,

SPOR SALONU MÜJDE YARIŞI...

Çankaya Mahallesine 765 kişilik yeni bir kapalı spor salonu yapılacak.
Yapılacak olan spor salonu ile ilgili olarak Gençlik ve Spor il müdürlüğü ile Spor Toto Teşkilat Başkanı reklam anlaşması imzalamış.
***
Yeni yapılacak olan spor salonunun müjdesini Gençlik ve Spor Müdürü Hasan kalın duyurmuş sosyal medyasından.
***
Hemen ardından AK Parti İl Başkanı Gürhan Albayrak, bir süre sonra da milletvekili Nebi Hatipoğlu vermiş müjdeyi.
***
Keşke konuşup, anlaşıp, bir araya gelerek verselermiş Çankaya'da yapılacak olan yeni spor salonu müjdesini...
Böyle ayrı ayrı ve birbiri ardına aynı müjdeyi duyurarak, sanki müjde verme yarışı içine girmiş gibi olmuş...
1-544

3-141
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,

PARTİLERİN KOLLARI...

18 yaş insan yaşamında son derece önemli bir yaştır.
18 yaşın altındaki herkes çocuktur.

Çocukların mutlaka edinmiş olması gereken en önemli yaşam becerilerini artık hayata geçireceği yılların başlangıcıdır 18 yaş.
Dolayısıyla…
18 yaşına gelen çocuklar, cinsiyet arkı gözetilmeksizin artık birey olarak kabul edilir.
***
Kız olsun, erkek olsun,
18 yaşına gelmiş bir birey, kendi kararlarını kendisi verebilen, yaşam becerilerini her alanda ortaya koyabilen, seçme ve seçilme hakkı bulunan kişilerdir artık.

Böylesine bir gerçek varken, özellikle siyasi partilerin gençleri ve kadınları özel bir statü altında toplamaları çok anlamsız geliyor bana…
***
Kadın ve Gençlik kolları ile aslında siyasi partilerin kadın ve gençleri bir alt kategoriye attığını, “siz buralarda siyaset yapıp oyalanın ”demek istediğini düşünüyorum.
Şu “Genç” dediğimiz bireyler, bu “Kol” olmadan aynı partide siyaset yapamıyor mu ?
Bal gibi de yapar, yapıyor da…
***
Şu“ Kadın” dediğimiz bireylerin, bu “Kol” olmadan partide siyaset yapmalarının bir engeli falan mı var?
Alakası bile yok…
Nitekim, çoğu il ve ilçe yönetimlerinde gençler de kadınlar da birey olarak bulunabiliyor.
O halde partilerdeki bu “Kollara” neden ihtiyaç duyulur?
Kadın ve genç dediğimiz bireylerin, örgütlenme, seçim çalışması yapma, siyasetin içinde bulunabilmesinin tek yolu bu sözünü ettiğimiz kollar mı yani?
***
Sonuç olarak:
Partiler bireyi resmen uzuv haline getiriyor…
Sonra aynı parti içinde, kolların yarattığı rahatsızlıklarla cebelleşiyorlar.
Vücut kendi kolundan çeker mi?
Bal gibi de çekiyor işte…
Kol vücudu ortadan ikiye ayırır mı?
Ayırıyor işte resmen…
Sen vücut olarak iki uzvuna ayrı bir statü getirirsen, çoğu zaman kolun-başın ayrı oynar…
Nitekim oynuyor da…
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,