Bugünkü uygarlığımızı büyük oranda gelişen beyinlerimize borçluyuz. Ama insanlar ayda yürümüş, güneş sisteminin her yerine uydu göndermiş olsa da hala kendi beynimiz hakkındaki bilgilerimizde ciddi şekilde eksiklik var. Bugün bile beyin yapısı, salgıladığı kimyasallar ve sinir hücrelerinin bağlantısallığı düşüncelerimizi ve davranışlarımızı nasıl oluşturuyor, hala tam anlamıyla çözemedik. Ancak çalışmalar çok yoğun şekilde devam ediyor. Konu üzerinde çalışanların büyük çoğunluğu da tıp insanları: Nöro-bilimciler. Tabii ki bizde bu konuda çalışma yok denecek kadar az, kişisel merakına yenilmiş birkaç bilim insanı kendi kendine uğraşmaya çalışıyor o kadar. Çünkü bilim, bilime önem verilen özgür ortamlarda yeşerir…
TTB raporlarına göre son 18 ayda kamudaki görevlerinden istifa eden hekimlerin sayısı 8 binin üzerinde. Yurt dışına göç edip dışarıda çalışmak için TTB’den istenen iyi hal belge sayısı yılda 1000 seviyesine ulaşmış. Bu ülkede ayda yaklaşık 80 hekim, yurt dışında göçmen doktor olmayı seçiyor ve bunun için çabalıyor. Pandemi koşulları, özlük hakları sorunları, tükenmişlik sendromları hekimleri canından bezdirdi. Üstüne bir de sağlık çalışanlarına yönelik şiddet söz konusu. 2020 yılında 12 bin sağlık personeli şiddete mazur kalmış. Sayı her geçen gün eksilmiyor artıyor. Uzmanlık sınavında ilk 100’e giren hekimlerin %40’ı cildiyeyi seçmiş, risksiz bölge diye. Beyin cerrahisi, çocuk hastalıkları ve kalp damar cerrahisi kadrolarında %60 dolayında boşluk rapor edilmiş. Yani bu branşlara hekimlerin tercihi azalmış. Daha fazla kazanç getirecek ve şiddete uğrama riskleri en az olan branşlara yöneliyor. Yakında bu dallarda uzman hekim sıkıntısı da olacak, ülkemizde bilim olmadığı gibi hayatımız da tehlikede anlayacağınız…
Geçen hafta Sağlık Bakanı Dr.Fahrettin Koca, TBMM’de AKP grup toplantısı sonrası basın mensuplarının sorularını cevaplarken hekimlerin ücretlerine yansıyacak artıştan söz etti. Ancak Recep Tayyip Erdoğan onay vermeden ağzını bile açamayan, kendi aklı ve iradesiyle hareket edemeyen bakan bey bu bilgileri verirken Cumhurbaşkanına yakalandı. Sayın Erdoğan’ın gazetecilere ısrarlı şekilde Sağlık Bakanı için “ne dedi, artırım miktarını söyledi mi” diye sorması üzerine sayın Sağlık Bakanın; “söyler miyim efendim. Siz izin vermeden ben söyler miyim?” diyerek yalvaran gözlerle Cumhurbaşkanına bakması hem hekimlerin hem de hekimliğin geldiği acıklı nokta açısından ibret vericiydi…