Eskişehir’de her gün yüzlerce haber okuyucuyla buluşuyor. Yerel yönetimlerden amatör futbola, ekonomik gelişmelerden sosyal etkinliklere kadar geniş bir içerik yelpazesi sunan bu haberlerin önemli bir kısmı aslında şehir hayatının nabzını tutuyor. Ancak asıl soru şu: Biz bu haberleri gerçekten okuyor, özümsüyor ve anlıyor muyuz?
***
Sosyal medya akışlarında saniyeler içinde kaybolan haber başlıkları, çoğu zaman içeriğin önüne geçiyor. Eskişehir özelinde özellikle spor ve belediye haberlerinde “başlığı okudum, yeter” yaklaşımı giderek yaygınlaşıyor. Bu durum, hem okuyucuyu yüzeyselleştiriyor hem de ciddi çalışmalarla hazırlanan haberlerin değerini düşürüyor.
***
Örneğin Eskişehirspor’un kritik maçları, belediyelerin projeleri veya yerel kültürel etkinlikler hakkında yazılan haberler, zaman zaman sadece manşetten anlaşılıyor; detayları okumadan yapılan yorumlar ise bilgi karmaşasına yol açıyor. Haber atlayan, yanlış anlayan ya da bağlamı kaçıran okuyucu sayısı her geçen gün daha da artıyor.
***
Yerel gazetecilerin en çok dert yandığı konu, hazırladıkları haberlerin yalnızca ilk iki satırının okunması. Oysa haber metninin tamamı çoğu zaman ciddi bir araştırma, saha bilgisi, doğrulama ve editoryal süreç gerektiriyor. Fakat okuyucu, birkaç kelimelik bir sosyal medya paylaşımından tüm gerçeği öğrenebileceğini düşünüyor.
***
Bu durum, zaman zaman yanlış anlaşılmalara, çarpıtılan haberlere ve yalan bilgi yayan yorumlara kapı aralıyor. Aslında problem haberde değil, okuma kültüründe.
***
Eskişehir’deki haber sayfalarının yorum bölümleri incelendiğinde dikkat çeken bir tablo ortaya çıkıyor:
Haber okunmadan yapılan eleştiriler.
***
Bu sadece yerel gazeteciliği değil, şehir kültürünü de zedeliyor. Çünkü okuma alışkanlığının yerini hız, acelecilik ve önyargı almış durumda.
***
Özellikle sosyal medya gruplarında “haberi okuduktan sonra aynı şeyi düşünüyor muyuz?” sorusunu sormak artık bir lüks gibi. İnsanlar başlığın yarattığı ilk duyguya göre tepki veriyor, çoğu zaman metnin devamında verilen bilgiler göz ardı ediliyor.
***
Eleştirel düşünce, ancak doğru bilgiyle mümkündür. Doğru bilgi ise ancak tam okunan, bağlamı anlaşılan, kaynağı sorgulanan haberlerle sağlanır. Eskişehir’de nitelikli haberciliğin artması için nitelikli okuyuculara ihtiyaç var. Okuyucu metni ne kadar dikkatle takip ederse, gazeteciler de o kadar titizlikle çalışır.
***
Bugün Eskişehir’de en büyük sorun haber üretimi değil; haber tüketimi.
Başlığı okuyan ama içeriği okumayan, okusa da anlamayan, anlamasa da yorum yapan bir okur kitlesi giderek büyüyor. Bu da hem haberciliğin kalitesini hem de toplumsal tartışma kültürünü zedeliyor.
***
Kısacası sorun şu:
Eskişehir’de yazılan haberleri gerçekten okuyup anlıyor muyuz, yoksa sadece tepki vermek için mi takip ediyoruz?