İşsizlik, geçim kaygısı, ekonomik kriz, suç...
Haksızlıklar, hukuksuzluklar, adaletsizlikler...
Tacizler, doğa katliamları, adam kayırmaları...
Liyakatsizlik, umursamazlık, yasa ve kural tanımazlık...
Kısıtlanan özgürlükler, şiddeti artan baskılar, gelir adaletsizlikleri...
Haksız kazanılan paralar, sömürülen devlet kaynakları, olabildiğince savurganlıklar.
Kaybolan umutlar, yok olan hayaller, yüreklere çöken gelecek endişeleri...
Kadına şiddet, çocuklara şiddet, hayvanlara şiddet, akranlara şiddet...
Mafyalar, çeteler, türlü türlü zorbalıklar...
Cinayetler, gasplar, hırsızlıklar...
***
Daha saymaya yorulduğumuz bunca olumsuzluğun yaşandığı bir ortamda insanın ruh hastası olmaması mümkün mü?
Elbette değil.
Ne kadar sağlam iradeniz olursa olsun koruyamazsınız kendinizi...
***
Ipsos’un “Ruh Sağlığı Raporu 2024” araştırmasına göre, Türkiye nüfusunun yaklaşık %38’i ruhsal hastalıklar yaşadığını söylemiş. Bu oran 2023’e kıyasla %8 artış göstermiş.
Yani bir yılda ruh hastası yaşayanlara 6-7 milyon kişi daha eklenmiş.
***
Ayrıca, Türkiye’de toplumun %45’i geçen sene en az birden fazla kez günlük hayatlarını etkileyecek derecede stres yaşadığını belirtmiş...
Bu rakam da 36-37 milyona denk geliyor...
***
Öte yandan...
Sağlık Bakanlığı verilerine göre, yaşam boyu ruhsal hastalık geçirme olasılığı nüfusun %18’i kadarmış. Yani “beş kişiden biri”
***
Toplumun ruh sağlığı açısından durumu pek iç açıcı değil gördüğünüz üzere.
Bu arada...
10 Ekim günü, Dünya Ruh Sağlığı Günü olarak kutlanacakmış!
Dünya'ya belki bir gün yeter ama yukarıda sıraladığımız etkenler göz önüne alındığında, bu günün bizim ülkemizde her gün kutlanması lazım...

H A S T A-1

,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,

EŞ, DOST, AKRABAYI MECLİS ÜYESİ YAPARSAN...

İnönü ilçesinde CHP belediye meclis üyesi partisinden istifa ediyor ve törenle AK Parti'ye geçiyor...
Yakasına AK Parti rozeti takılmasının ardından “Gördüğüm lüzum üzerine CHP'den istifa ettim. Büyük bir gururla AK Parti saflarına katıldım” diyor.
***
CHP'nin ilçe yönetimi ise söz konusu geçişle ilgili olarak, “Kendisinin zaten partiyle gönül bağı yoktu.” açıklaması yapıyor...
***
Valla CHP'den istifa edip AK Partiye geçen belediye meclis üyesine mi kızalım, yoksa parti ile gönül bağı olmadığı zaten bilinen birinin CHP listesinden meclis üyesi yazılmış olmasına mı karar veremedik?
***
CHP demek ki koca ilçede, belediye meclis üye listesine koyacak parti ile gönül bağı olan birini bulamamış!
Gönül bağı olmayan da büyük bir gururla çekip AK Parti'ye gitmiş!
***
İşte, sırf bu olay bile, CHP'nin belediye meclis aday listelerini yaparken ne kadar özensiz, ne kadar alakasız, ne kadar ciddiyetsiz bir tavır sergilediğini, partiye yıllarını vermiş, her şeye rağmen gönül bağını koparmamış insanlar dururken, ne kadar eş, dost akraba ve alakasız insanlara meclis üyesi payesi verdiğini göstermeye yeter de artar bile...
T Ö R E N-11
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,

SAKIN O KAZDIĞINIZ YERLERİ KAPATMAYA FALAN KALKMAYIN!

Kazılan yolların üzerinin neden bir türlü kapatılmadığı, şehir planlamasının en büyük gizemlerinden biri adeta!
Bu durum, sanki bir şehircilik sanatının başyapıtı gibi her yerde karşımıza çıkıyor!
Kazı sonrası bırakılan açık alanlar, şehre estetik bir dokunuş katarak, modern yaşamın kaotik güzelliğini yansıtıyor!
Her kazı, asfaltın altındaki bilinmeyen dünyalara açılan bir pencere sunarken, kazı sonrası yolun kapatılmaması, adeta bir sanat eserinin tamamlanmamış hali gibi gözler önüne seriliyor!
Aslında bu eksiklik, şehre estetik bir dokunuş katarak, modern yaşamın resmen güzelliğini ortaya çıkartıyor!
Açıkta kalan kazı alanları, beton ve toprak karışımının sunduğu doğal renk paletiyle, şehrin gri dokusuna canlılık katarken, bu doğallık, asfaltın monotonluğuna karşı bir başkaldırı olarak, şehre özgün bir hava katıyor!
***
O yüzden...
Sorumlu kurum ve kuruluşların, cadde ve sokaklarda açılan ama üzeri kapatılmayan kazılara kesinlikle müdahale etmemelerini, onları olduğu gibi kazılmış haliyle bir sanat eseriymiş gibi öylece bırakmalarını, şehrimize ayrı bir renk veren bu manzaranın üzerini asla kapatma gafletine düşmemelerini tavsiye ediyoruz!
***
Not- Bu güne kadar kazılan ama üzeri bir türlü kapatılmayan, araçların lastiklerinin patlamasına, insanların takılıp düşmesine, bebek arabalarının savrulmasına yol açan çukurlarr için “Neden kapatılmıyor?” diye defalarca yazdık söyledik.
Umursayan bile olmadı...

Belki böyle yazınca o kazılıp öylece bırakılan çukurları kapatmak için harekete geçerler!


Ç U K U R