Dede Korkut Parkı içinde küçük bir cami bulunuyor.
Anadolu Üniversitesi'nin bütçesinden yapılan ve parkın giriş köşesinde yer alan bu küçük caminin ismi “Mihriye Hatun Cami”
***
Şimdi, park içinde bulunan bu caminin etrafı kapatılmış, üzerine de bir tabela asılmış.
Tabelada şu yazıyor: “Mevcut cami binamız Çifteler ilçesine taşınmaktadır. Yeni camimizin inşaatına en kısa zamanda başlanacaktır. Camimizin ismi “Mihriye Hatun Cami” olarak kalacaktır”
***
Yani...
Parkın içinde bulunan cami sökülecek, Çifteler ilçesine götürülecek, Çifteler ilçesinde sökülen parçaları birleştirilerek, cami yeniden yapılacak!
Dede Korkut Parkı'ndan sökülen caminin yerine ise aynı ismi taşıyan yeni bir cami inşa edilecek!
***
Yapılmış bir cami neden sökülüp, Çifteler ilçesine götürülür?
Çifteler'e yeni bir cami yapmak dururken Eskişehir'deki var olan cami neden sökülerek taşınır?
Dede Korkut parkı içine madem aynı isimle bir cami yapılacak o halde var olan cami neden sökülerek Çifteler'e yollanır?
***
Bunun adı resmen israf değil mi?
Biri çıkıp bize, var olan camiyi yerinden söküp Çifteler'e taşımanın ve sökülen caminin yerine de bir başka cami yapılmasının mantığını anlatabilir mi?
Cami bu yahu! Söküp-takacağınız lego değil ki!


,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
57 YILDA KATEDİLEN MESAFE VE YİTİRİLEN CESARET!
1969 seçimlerinden sonra kurulan Süleyman Demirel hükümeti, 12 Mart 1971 muhtırasıyla istifa etmek zorunda kalır..
Prof. Dr. Nihat Erim Başbakanlığa atanır.
1. Erim kabinesi kısa sürede oluşur ve hükümet programını açıklar.
***
Eskişehir Sanayi Odasının kurucusu Mümtaz Zeytinoğlu anısına, o yıllarda bastırılmış olan bir kitap var.
Kitabın bir yerinde, muhtıra sonrası kurulan Erim hükümetinin hükümet programına karşı Eskişehir Sanayi Odası tarafından hazırlanıp sunulan bir rapor yer alıyor.
***
Söz konusu rapor şu sözlerle başlıyor:
"Ekonominin ve Sanayinin yaşamı kesintisizdir. Bu nedenle savaş zamanı dahil, en olağanüstü günlerde bile ekonominin ve sanayinin sorunlarına yoğun biçimde eğilmek gerekir. özel zamanlarda ekonomi daha fazla ilgi ister. Hükümet olarak göreviniz ivedilikle bu ilgiyi göstermektir."
***
Aynı raporda ayrıca, hükümet programında yer alan maddelere karşı tek tek düşünceler dile getirilmiş.
Örneğin Milli Eğitim alanı ile ilgili şu söylenmiş:
-"Köy Enstitüleri modeli, Sanayi için gereken teknik eleman yetişmesinde uygun bir modeldir. Bunu göz ardı etmeyin"
***
Vergi ile ilgili de şöyle bir görüş yer almış:
-"Her türlü vergi kaybının önlenmesi gerekiyor. Sorun, vergi verenle vermeyen ve vermek istemeyenlerin sebep olduğu adaletsizliktir. Devlet kendi hakkını almasını beceremeyerek, namuslu olmayı zorlaştırıyor.”
***
Son olarak da raporda şöyle bir yorum dikkat çekiyor:
-"Reform adı altında yalan yanlış uygulamalardan uzak durun. Bu hem zaman ham de para kaybettirecektir. Bundan sonra yapılacak olan gerçek reformları kimseyi inandıramazsınız"
***
Tam 54 yıl önce, bir şehrin Sanayi Odasının hükümet programına yönelik hazırladığı raporda yer alan uyarılar bunlar.
Üstelik...
Muhtıra verilmiş. Asker destekli bir hükümet işbaşına gelmiş. Demokrasi rafa kalkmış. ülkeye korku, endişe ve belirsizlik hakim olmuş.
Sonuç olarak ülkede ortalık bildiğiniz allak bullak halde...
Bir şehrin bir odası bir rapor hazırlamış( eminiz diğer şehirlerden de benzeri raporlar gelmiştir) ve raporun içinde hükümete neredeyse posta koymaya varan tavsiyeleri sıralamış...
Üstelik...
Korkmadan!
Çekinmeden!
"Canımıza ot tıkarlar" diye endişe duymadan yazmışlar bu raporu.
***
Eskişehir Sanayi Odası önceki gün 57'nci kuruluş yılını kutladı.
Elbette bu 57 yılda Eskişehir sanayisi üretimde, ihracatta ve istihdamda önemli bir yol katetti ancak 50 küsur yıl önceki iktidarlara yönelik haklı ses yükseltmelerini ne yazık ki bugünlere kadar taşıyamadı...

,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
VERİLEN PARA DAVE DÖVE GERİ ALININCA!
Temel hayat kadınının yanına yaklaşıp ücretini sormuş.
Cevap 10 bin lira olmuş…
Bunun üzerine Temel: “40 bin lira veririm ama bir şartla” diye teklifte bulunmuş.
Kadın “Nedir o şart?” diye sorunca Temel:
-“İşimiz bitince seni döverim”
Kadın düşünmüş iyi para. Kabul etmiş.
***
Ama bir yandan da yol boyunca durup durup soruyormuş “Ne kadar döversin?” diye.
Cevap vermemiş Temel…
İşlerini bitirince kadın tekrar sormuş “Şimdi beni ne kadar döveceksin?” diye.
Temel yapıştırmış cevabı:
-“Verdiğim parayı geri alıncaya kadar!”
***
2026 yılında 3 bin kilowatt saati aşan abonelere gelen faturaların iki kat daha fazla olacağı ve Tamamlayıcı Emeklilik Sigortası ile 10 yıl boyunca çalışanların maaşlarında yüzde 3 oranında zorunlu kesinti yapılacağına yönelik düzenlemeleri duyunca aklımıza direkt yukarıdaki fıkra geldi...
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,